Aşık Yüksel Öztürk’ün yaşam hikayesi

Aşık Yüksel Öztürk’ün yaşam hikayesi KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK

Aşık Yüksel Öztürk’ün yaşam hikayesi

KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK

Kars'ın Sarıkamış ilçesinin Karaköse köyünde 1975 yılında dünyaya geldi. Evli 3 çocuk babası Yüksel Öztürk aşıklık geleneğiyle çocuk yaşlarda tanıştı.

1988 yılında babası Salih Öztürk ile birlikte eski bir öküz arabasıyla tarlaya gitti. Aşık Yüksel Öztürk yaşadıklarını şöyle aktardı:

“O güne kadar o güne kadar her hangi bir esinti, bir rüzgar, hiçbir şey yoktu bende. Değerli dostlar, babam tarlayı sürerken ben 11-12 yaşlarındaydım. Babamla birlikte sabaha kadar ben de tarla sürdüm. Yorulunca babam bana dedi ki ‘şu tarlanın taşlarını yavaş yavaş toparla oğlum.’ Biraz daha taş topladıktan sonra tarladan uykum geldi. Yalnız tarlanın tumbuna çıktım yatmak üzereyken babamdan bir ses geldi. ‘Yatma oğlum’ dedi.

Değerli dostlar, ben tarlanın başına başımı koydum. O sırada canıma bir rüzgar esti. Nasıl bir rüzgar hafiften böyle üfler gibi canıma esince o feryatla, o figanla bağırıp kalkarken babam koştu bir nefeste yanıma geldi. Babam sırtındaki gömleğini çıkarttı sırtıma sardı. Ama çok korkmuştum. Aldı beni o şekilde eve getirdi. Eve getirirken annem ‘ne oldu buna’ dedi. Babam dedi ki ‘korktu.’ Nereden korktu? Artık ‘şu, bu’ derken hocaya götürmüş. Hoca demiş ki ‘buna üçler uğramış.’

O günden sonra ben eve geldim. Aradan bayağı bir müddet geçtikten sonra irticalen söylemeye başladım. Babam ve annem hepsi şaşırdı. ‘Bunda ki ne hikmet.’ dediler. Bendeki bir rüzgar. Şöyle bir yanıma esen rüzgardı.

Evet değerli dostlar o günden bugüne kadar gerek üstatlarla İstanbul'a gittim. Bir kaset okudum. Bugüne kadar şiirler yazdım, türküler okumaya başladım, atışmalar yapmaya başladım. Işte hayat böyle devam etti bugüne kadar böyle geldi.

DÜNYADA

20 yaşında şiir yazmaya başlayan Yüksel Öztürk’ün ilk şiiri:

Hiç kimseye tapu değil efendim

Bizler misafiriz fani dünyada.

Bin yıl yaşadı Hazreti Adem.

Ara ki bulasın hani dünyada?

***

Günahı işlersin sen bile bile

Ahırı kabirde çekersin çile,

Vakit vade geldi bağ Azrail'e.

Vermeyen sevinsin canı dünyada.

***

Zengindir diyorlar felanla filan.

Orada para geçmez amelle iman

Nice peygamberi nice kahramanı

Ara ki bulasın hani dünyada.

***

Ozan Yüksel der ki mezar açılsın.

Suyumu ısıtın kefen biçilsin.

Allah bizi iman ile götürsün.

İstemem şöhreti şanı dünyada

ÇOBANOĞLU GAZİNOSU

Aşık Yüksel Öztürk 1997 yıllarında İstanbul'da gurbet hayatı yaşadı. Demir döküm işinde tornacı olarak çalıştı. O günlerde bana yakın aynı sitede oturan bakkalın içerisine girdim. Orhan Üstündağ ile tanıştım. Orhan bey ile sohbet ederken o bende bir şeyler olduğunu anladı. Ve bir gün beni yannda götürdü sazı da benim elime verdi ve çalmamı istedi. Sesimi beğendi ve ‘ben seni bırakmam.’ dedi. Ve onunla beraber bir müddet İstanbul'da ilk sahnemizi Esenyurt'ta almıştık. aşık Vahit Köroğlu da vardı o zaman. Orada. üçümüz sahne almıştık. Bir müddet de onunla beraber İstanbul'da dolaştıktan sonra Sarıkamış’a geldim ve  evlendim. Çoluk-çocuk derken hayat böyle devam etti gitti.

Kars’taki Çobanoğlu Gazinosuna ise 1999 yılında geldim. O zaman rahmetli Çobanoğlu sağdı ama orada yoktu. Çobanoğlu'nun çırakları vardı. Hatta orada birkaç şiir okuduktan sonra orayı çalıştıran Yavuz abi vardı. Yavuz abi şunu söylemişti. ‘Yavrum Sen nerede kaldın? Nerelisin? Kimsin? Ne güzel söylüyorsun. Çalıyorsun’ derken ‘sen niye bu taraflara gelmedin’ gibi sözler söyledi. Orada bir muhabbetimiz olmuştu o zaman. Aşıklık geleneği o zaman daha çok hoştu, daha çok güzeldi. Evet bir müddet de orada Çobanoğlu Gazinosunda kalmıştım. Aradan yıllar, seneler geçtikten sonra, evlendikten sonra nasip beni Kars'a çekti, getirdi. Şu anda da 17 senedir de Kars'ta ikamet etmekteyim. Aynı çatı altında bu kültürü devam ettirmekteyiz

KARS’IN

Bir yandan kar yağar fırtına puslar

Aşıyordu Mehmet kar dağı Kars'ın

Çökmüştü vatana bu zalim Ruslar.

Vurmuştu çemberi, tuzağı Kars’ın

***

Tuzağı çemberi bozulduğu gün,

Başı birer birer ezildiği gün,

Ruslar vatanımdan kazındığı gün

Huzur buldu evi, ocağı Kars’ın.

***

Açtı ellerini durdu Mevlaya.

Kalkmıştı savaşa koca evliya.

Harakani hazreti, o Celal baba

Olmuştu kalkanı kılıcı Kars’ın

***

Ozan Yüksel der ki, hep birer yıldız

Kar içinde kaldı gece ve gündüz.

Kars Kağızman, Sarıkamış, Soğanlı, Bardız

Şehit yatağıdır her dağı Kars’ın.

GURBET

Boşalttı bütün köyleri.

Götürdü vermiyor gurbet.

Ağaları o beyleri

Götürdü vermiyor gurbet.

***

Yüreklere dolmuş acı,

Birer birer etti yolcu.

Ana, baba, kardeş bacı

Götürdü vermiyor gurbet.

***

Ozan Yüksel bunu bitir.

Alıp menziline yetir

Çok yalvardım geri getir

Götürdü götürdü vermiyor gurbet

AŞK ŞİİRİ

Bu şiirimi de Sarıkamış'ta oturduğum dönemlerde yazmıştım. Handere köyünden geliyorum. Benim oturduğum ev o zaman askeriye cezaevine yakındı. Cezaevine doğru yaklaştım baktım arkamdan bir ses geliyor. Bir anda ‘dur’ dedi bana. Durunca korkumdan dönmedim. Elimde saz olduğu için ‘bana bir şiir söyle’ dedi. Bilmiyorum nereli kimin nesidir?

Dikildi karşıma durdu bir güzel.

Giyinmiş kuruşanmış dağlar süsüdür

Dikildi karşıma durdu bir güzel.

(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA)  / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK


14.08.2024 00:03:51