Erken seçim yok, seçim 2023 Haziran'da yapılacak
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye artık eski Türkiye değil. Yeni Türkiye'de belirlenen zaman neyse, ilan edilen zaman neyse, şimdi de 2023'ün Haziran'ınıdır ve 2023'ün Haziran'ında seçim yapılacaktır. Onu öne almak söz konusu değildir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen '2020-2021 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni'nde konuştu. Koronavirüs salgını sebebiyle bir hayli zor şartlarda yürütülüyor olsa da akademik eğitim ve öğretimin kesintisiz devam etmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, "Uzaktan eğitim tecrübesi elbette değerlidir ama örgün eğitimin yerini tutmayacağı açıktır. İnşallah mümkün olan en kısa sürede diğer eğitim öğretim kademelerinde olduğu gibi yükseköğretimde de yüz yüze eğitim öğretimi başlatmayı hedefliyoruz" dedi.
'ÜNİVERSİTELERİMİZ 8 MİLYON 267 BİN ÖĞRENCİMİZE EĞİTİM VERİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin potansiyeli ve ihtiyacının mevcut kapasitenin çok üzerinde olmasına rağmen belki gafletten belki kasıttan kaynaklanan sebeplerle üniversitelerin yaygınlaştırılmasına, gençlerin yükseköğretime erişiminin kolaylaştırılmasına engel olunduğunu belirterek, "Hatta mesleki eğitimin önü kesilerek bu çarpıklık daha aşağı kademelere doğru genişletiliyordu. Hükümete geldiğimizde ülkemizin her şehrinde üniversite kurma sözü verdik. Bu adımı attığımızda birilerinin nasıl tepki gösterdiğini, nasıl telaşlandığını dün gibi hatırlıyorum. Milletimizin desteği ve Meclisimizin gayretleriyle sözümüzü tuttuk ve Türkiye'nin 81 ilinin tamamında üniversite kurulmasını sağladık. Bugün ülkemizde faaliyet gösteren toplam 207 kamu ve vakıf üniversitemiz 176 bin akademik personeliyle 8 milyon 267 bin öğrencimize eğitim öğretim veriyor. Üniversitelerimizin kontenjanlarının artması, giriş sınavlarındaki yığılmanın önüne geçti. Bunun yanında bizim neslimiz dahi ülkemizde çok uzun yıllar boyunca gençlerin en büyük itiraz konusu olan harçları da biz kaldırdık. Ücretsiz eğitim hayalini gerçekleştirdik. Türkiye kamunun tamamen ücretsiz yükseköğretim hizmeti verdiği dünyadaki nadir ülkeler arasındadır. Hiçbir evladımızın maddi imkansızlıklar sebebiyle yükseköğretimden mahrum kalmaması için yurtların kapasitesini artırmak da özellikle geç kalmadık ve süratle herkese burs veya kredi vermeye kadar pek çok yeniliğe imza attık. Bugün yurtlarımızın kapasitesi 700 bine, burs ve kredi alan öğrenci sayısı da 1 milyon 600 bine yaklaştı. Daha önce aylık 45 lira olan lisans öğrencisi burs veya kredi ödemesini aylık 550 liraya çıkardık. Bu rakam yüksek lisans öğrencilerinde 1100 lira, doktora öğrencilerinde ise 1650 liradır. Bunları biz yaptık" diye konuştu.
YÖK ANADOLU PROJESİ MÜJDESİ
Özellikle Anadolu’nun dört bir yanında birer gurur abidesi olarak yükselen üniversitelerin gelişimine daha çok önem verdiklerini dile getiren Erdoğan, YÖK tarafından hazırlanan yeni bir projenin müjdesini de şöyle verdi:
"YÖK Anadolu Projesi, bu adla başlatılan çalışma Anadolu'daki yeni gelişen üniversiteleri nispeten daha gelişmiş üniversitelerle eşleştirerek eksiklerin hızla giderilmesini hedefliyor. Böylece gelişmiş üniversitelerimizin altyapısı, yetişmiş akademik kadrosu ve birikimi Anadolu'daki henüz yolun başında olan üniversitelerimizin istifadesine açılmış olacaktır. Aynı şekilde eşleşme yapılan üniversitenin öğrencileri diğer üniversitenin programlarına iştirak edebilecektir. İnşallah bu programı bu akademik yılın ikinci döneminden itibaren hayata geçiriyoruz. Salgın döneminde kıymeti daha iyi anlaşılan bir başka önemli adım da YÖK Sanal Laboratuvar projesidir. Bu projeyle fen, mühendislik, eczacılık gibi fakültelerin programlarında yer alan genel kimya ve fizik laboratuvarı dersleri sanal ortamda verilebilecektir. İlk olarak Dijital Dönüşüm Projesi’nde yer alan 24 üniversitede başlayacak bu çalışmadan 15 bin öğrenci faydalanabilecek" ifadesini kullandı.
'EN BÜYÜK İHTİYACIMIZ YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜ'
Bugün artık siyasetten ekonomiye, altyapıdan güvenliğe kadar her alanda küresel bir güç haline gelen veya gelme yolunda emin adımlarla ilerleyen bir Türkiye gerçeğinin olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu Türkiye’nin en büyük ihtiyacı da her alanda yetişmiş insan gücüdür. Özellikle kalkınmamızda kritik öneme sahip teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılması kabiliyetine sahip insan kaynağında ciddi açığımız bulunuyor. Üniversitelerimiz başta olmak üzere çeşitli kurumlarımızın bu doğrultudaki gayretlerini yakından takip ve takdir ediyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın, Gençlik ve Spor Bakanlığı’mızın, Milli Eğitim Bakanlığı’mızın bu doğrultuda çeşitli çalışmaları bulunuyor. Ama toplamda henüz arzu ettiğimiz yere gelebilmiş değiliz. Çocuklarımız ve gençlerimizin becerilerini, zekalarını, heyecanlarını, heveslerini doğru mecralara yönlendirmemiz şarttır. Hangi evladımızın hangi alanda yürümesi gerektiğini kademe kademe tespit ederek kendisine gereken imkanı ve desteği sağlamalıyız. Bunun için de üniversitelerden liselere, ortaokullara ilkokullara hatta ana sınıflarına kadar inen sağlam etkin işler bir sistem kurmalıyız. Geleceğimizi güvenle emanet edeceğimiz nesiller yetiştirmek için toplum olarak hep birlikte seferberlik anlayışıyla çalışmamız gerekiyor."
'ROBOT DEĞİL, İNSAN-I KAMİL YETİŞTİRMENİN PEŞİNDE OLMALIYIZ'
Bu noktada çocukları geleceğe en iyi şekilde hazırlarken asla gözden kaçırılmaması gereken hayati hususun, onların gönül dünyalarını da zenginleştirmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sadece maddi bilgilerle donanmış, manevi değerlerden yoksun bir nesil milletçe en büyük felaketimiz olur. Dünyada maddi zenginlikte çok ileriye gittiği halde manevi çöküş sebebiyle geleceğinden ümidini kesmek üzere olan toplumlar bulunuyor. Türkiye'yi inşallah böyle bir tehlikeyle yüz yüze bırakmayacağız. İnsanlık tarihinin en kadim topraklarında yaşayan bir millet olarak, maziden atiye kurduğumuz köprünün zenginliklerinin tamamına sahip çıkacak, böylece bir nesiller silsilesi yetiştirmek istiyoruz. Bu topraklarda doğup büyüyen her evladımız medeniyetini, tarihini, kültürünü bizi biz yapan değerleri en iyi şekilde bilmeli ve hayatına uygulamalıdır. Ruhsuz bir beden ceset, manevi zenginlikten yoksun bir zihin de robot hükmündedir. Biz robot değil insan daha doğrusu insan-ı kamil yetiştirmenin peşinde olmalıyız. Bunun yolu da bizatihi kendi varlığından başlayarak, her şeyi sorgulayan, araştıran, tefekkür ve tezekkür ederek en doğruyu bulmaya çalışan nesiller yetiştirmekten geçiyor. Açık konuşmak gerekirse hem aile eğitimi hem mektep eğitimi bakımından bu konuda ciddi eksikliklerimiz olduğuna inanıyorum. Önümüzdeki dönemde öncelikle ele almamız ve süratle çözmemiz gereken konuların başında işte bu husus geliyor. Üniversitelerimizden bu hususta da öncülük ve destek bekliyoruz."
'GÜÇ DEVŞİRMEYE ÇALIŞANLARIN HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKACAĞIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin uzun bir demokrasi ve kalkınma mücadelesinin ardından bugün bulunduğu yere geldiğini, sahip olduğu her kazanımın gerisinde çok büyük acılar, çok büyük mücadeleler, çok büyük bedeller olduğunu söyledi. Cumhuriyeti yaşatmak ve büyütmek için atılan her adımda içeride ve dışarıda ayakları olan engellerle karşılaşıldığını kaydeden Erdoğan, "Özellikle son yıllarda ardı ardına yaşadığımız saldırıların her biri aynı senaryonun farklı aktörlerle sahnelenen bölümlerinden ibarettir. Meseleye bu şekilde baktığımızda en büyük gücümüzün devlet ve millet olarak kendi içimizde birliğimizi beraberliğimizi sağlam tutmamız olduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişimiz, cumhuriyetin kuruluşunun ardından doğrudan milletimizin iradesiyle gerçekleştirdiğimiz en büyük yönetim reformudur. Demokrasimiz ve kalkınmamız bakımından ağır maliyetleri olan uzun darbe ve vesayet dönemlerinin ardından böyle bir değişimi tamamlamış olmamız çok büyük bir başarıdır. Ülkemizdeki her kişi ve kurumun bu kıymetli kazanıma sahip çıkması gerekiyor. Türkiye'yi yeniden siyasi ve kurumsal iç mücadeleler bataklığına sürüklemek isteyenlere bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz. Tüm uğraşlara, bütün bunlara rağmen ülkemizi rayından çıkartamamış olmanın hırsıyla yeni arayışlara girenlere göz kırpmak için çırpınanlar olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar hep yaptığımız gibi milletten alamadığı gücü başka yerlerden devşirmeye çalışanların heveslerini kursaklarında bırakacağız" dedi.
'AZERBAYCAN'DA ZULÜM VAR, BİZ DURAMAYIZ'
Türkiye'de milletin iradesini temsil eden bir Meclisin olduğunu, milletin desteğiyle işbaşına gelmiş bir Cumhurbaşkanı ve onun kurduğu hükümetin ülkeyi yönettiğini belirten Erdoğan, "Güçler ayrılığı erkinin üçüncü ayağı olan yargı ilk derece mahkemelerinden en yüksek organlarına kadar tüm unsurlarıyla adaletin tesisine hizmet ediyor. Geçmişte adı darbelerle ve cuntalarla anılan ordumuz, sınırlarımız boyunca ve sınırlarımız ötesinde destanlar yazıyor. Kurumlarımızın her biri kendi alanında cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını beşe ona katlayan icraatlar gerçekleştiriyor" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin nerede bir zulüm varsa orada olduğunu ifade ederek Suriye, Libya, Somali ve Azerbaycan'ı örnek gösterdi. Erdoğan, "Azerbaycan'da Ermenilerin zulmü var. Onlar bizim kardeşlerimiz, seyir mi edelim? Biz duramayız. Tarih boyunca ecdadımızın bize yıktığı bir mesuliyet var, onun için biz durmaz, oralarda da görevimizi yerine getirmenin gayreti içerisinde oluruz" ifadesini kullandı.
'SEÇİMİ ÖNE ALMAK SÖZ KONUSU DEĞİL'
"Çıkıyorlar, erken seçim. Ne erken seçimi ya?" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde belirlenen zamanın dışında bir seçime gidilir? Bunlar kabile devletlerinin yaptığı iştir. Bakarsınız 3 ayda 6 ayda senede bir seçime giderler. Gelişmiş bir ülkede, gelişmekte olan bir ülkede siz böyle bir şeyi göremezsiniz. Amerika'da, Batı’da böyle bir şeyi görür müsünüz? Hayır. Türkiye artık eski Türkiye değil. Yeni Türkiye'de belirlenen zaman neyse, ilan edilen zaman neyse, şimdi de 2023'ün Haziran’ınıdır ve 2023'ün Haziran’ında seçim yapılacaktır. Onu öne almak söz konusu değildir. Siyasi ve ekonomik bakımdan küresel bir yeniden yapılanma sürecinde bulunduğumuz şu dönemde hep birlikte gücümüzün, enerjimizin, vaktimizin tamamını hedeflerimize ulaşmak için kullanmalıyız. Dönem ne bireysel ne kurumsal taassup dönemi değildir. Hele hele siyaset dışı aktörlerin siyaseti yönlendirme gayretine girişmeleri gibi eski devir alışkanlıklarına milletimizin hiç tahammülü yoktur. Son günlerde bu çerçevede ortaya çıkan tatsız tartışmaları üzüntüyle karşılıyorum. Ülkemizin sorunlarının çözümüne, milletimizin beklentilerinin karşılanmasına hiçbir katkısı olmayan bu tür çıkışların ve polemiklerin takdirini milletimize bırakıyorum. Biz önümüze bakmaya, taahhütlerimizi yerine getirmeye, hedeflerimize ulaşmak için adım adım ilerlemeye, mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Türkiye demokraside ve ekonomide ilerledikçe bu tür meseleler giderek küçülecek ve en nihayetinde tümüyle gündemimizden çıkacaktır."
SARAÇ: PEK ÇOK ÜNİVERSİTE TEKRAR ON-LİNE EĞİTİME DÖNMEKTEDİR
YÖK Başkanı Yekta Saraç da törende yaptığı konuşmasında, Covid-19 salgının, bütün dünyada yükseköğretimi, eğitim-öğretim sistemlerini derinden etkilediğini, öğrenme, öğretme ve iletişim yöntemleri yeniden şekillendirdiğini ifade etti. Saraç, "Dünyada neredeyse bütün üniversiteler, salgını takiben birkaç gün içinde yüz yüze eğitimden vazgeçip, dersleri çevrim içi ortama aktarmak zorunda kaldılar. Bugünlerde de yüz yüze eğitime dönen pek çok üniversite görülen vakalar dolayısıyla tekrar online eğitime dönmektedirler. YÖK olarak bu dönemde; sisteme kazandırdığımız karma öğretim modelinin ve üniversitelerimizin bu dönemdeki olağanüstü çabalarının bugünün sorunlarını çözmekten daha da öte bir noktada yükseköğretimimize ve ülkemize kalıcı fayda sağlamasını hedeflemekteyiz. Elbette eğitim ve öğretimde esas olan örgün, yani yüz yüze eğitimdir. Fakat bütün dünya gibi Türkiye de yükseköğretimin durmaması, öğrenme ve öğretme sürecinin kesintiye uğramaması için bu imkandan yararlanmaktadır" dedi.
ÜSTÜN BAŞARI ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Konuşmaların ardında YÖK 2020 Üstün Başarı Ödülleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sahiplerine verildi. 'Bireysel Ödül' kategorileri dahilinde 'Sosyal ve Beşeri Bilimler' kategorisinde; 'Suriye ve Filistin'de Rus Mevcudiyeti ve Osmanlı Siyaseti (1847-1914)' konusunda yaptıkları doktora teziyle Dr. Öğr. Üyesi Melikşah Arslan ve tez danışmanı Doç. Dr. Saime Selenga Gökgöz, 'Fen ve Mühendislik Bilimleri' kategorisinde; 'Biyoalgılamaya Yönelik Elektrokimyasal Sensörlerin Geliştirilmesi' konusunda yaptıkları doktora teziyle Dr. Öğr. Üyesi Ece Ekşin ve tez danışmanı Prof. Dr. Kadriye Arzum Erdem Gürsan, ‘Sağlık Bilimleri’ kategorisinde; 'Dermal Yolla Uygulanan Flurbiprofen Nanosüspansiyonlarının Geliştirilmesi ve In Vitro - In Vivo Değerlendirilmesi' konusunda yaptıkları doktora teziyle Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Nur Oktay ve tez danışmanı Prof. Dr. Fatma Nevin Çelebi ödül almaya hak kazandı. 'Kurumsal Ödül' kategorileri kapsamında ise 'Yerel Kalkınmaya Katkı Ödülü', 'Kırsalda Gezici Hayvan Sağlığı, Poliklinik ve Eğitim Hizmetlerinin Sağlanması' başlıklı başvurusu ile Atatürk Üniversitesi’ne, 'Üniversite-Sanayi İşbirliği Ödülü', 'BOSIET ve FOET Eğitimlerinin OPITO Akreditasyonlu ve Sertifikalı Olarak Yerlileştirilmesi' başlıklı başvurusu ile İstanbul Teknik Üniversitesi’ne, ‘Uluslararası İşbirliği Ödülü’ ise, 'Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Üretimi Yüksek Eğitim ve Öğretiminde Küresel Kapasite Geliştirme Projesi' başlıklı projesi ile “Ankara Üniversitesi’ne verildi. (dha)
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
15.10.2020 22:41:00