Iğdır’da Nevruz Gelenekleri
KAFKAS HABER AJANSI / SERDAR ÜNSAL
Iğdır Üniversitesi Karaağaç Kampüsünde "Iğdır'da Nevruz Gelenekleri" isimli bir panel düzenledi.
Panele konuşmacı olarak Turgut Öcal, Ziya Zakir ACAR ve Sözer Akyıldırm katıldı. Emekli Öğretim Görevlisi Turgut Öcal, Türk dünyasında nevruz konusunu anlattı.
Araştırmacı, Eğitimci, Yazar Ziya Zakir ACAR, Iğdır'da nevruz Geleneklerini anlattı.
Ziya Zakir ACAR, konuşmasında:
Nevruz ayını Iğdırlılar büyük bir sabırsızlıkla ve heyecanla beklerler.
Nevruz kutlamalarının başlangıcı 21 Mart gece ile gündüzün eşit olduğu ve zaman hesaplamasında bir başlangıç olduğu gündür.
Iğdır’da Nevruz kutlamalarında şu etkinlikler yapılır:
• Hazırlıkların ilki ev içerisinde temizlik yapılmasıdır. Ev temizlendikten sonra bahçeler düzenlenir ve bayrama hazır hale getirilir.
• Her aile kendi imkânlarına uygun olarak öncelikle çocuklar olmak üzere bütün aile bireylerine yeni elbiseler alırlar. Bunun sebebi bayram sofrasına yenilenmiş ve temizlenmiş olarak oturmak içindir.
• Bayram sofrası çeşit çeşit tatlılarla ve yemeklerle süslenir Nevruz sofrasının en büyük süsü ise semenidir.
• Semeni, özellikle Nevruz Bayramı için bir kap içerisinde yeşertilen buğday demektir. Her evde baharın işareti olan yeşilliği görmek için semeni mutlaka yeşillendirilir. Bayram günü ayrı ayrı kaplara, evlerin pencerelerine, masaların üzerine konulan semeni, bayramın farklı bir güzelliğidir. Yeşillik ve bereketi temsil etmektedir.
• Bu bakımdan aynı adı taşıyan helva bir nevi kutsi mahiyet taşır. Bu helva veya tatlının yapılışı oldukça kolaydır. Bayram için tepsilerde yeşertilen buğdayların dipleri ezilerek suyu çıkarılır. Bu su kaynatılmak suretiyle pekmez kıvamına getirilir. Oldukça nefis bir tatlıdır.”
• Bayram günü akrabalar ve komşular birbirlerine bayram ziyaretine giderler. Nevruz sofrası için hazırladıkları yemeklerden, tatlılardan komşularına da mutlaka gönderirler. Çünkü bu bayramda herkesin sofrasının dolu olmasına özen gösterilir bu şekilde bir yardımlaşma ile fakir ailelerinde sofraları şenlendirilmiş olur. Yardımlaşma toplumsal yapının ne kadar kuvvetli olduğunu göstermektedir.
• Nevruz bayramı aracılığı ile bu yapı daha da sağlam hale getirilmektedir. Halkın ileri gelenleri bayram sabahı, evleri teker teker dolaşarak, yoksullar için bayram payı isterler. Topladıkları yiyecekleri bir yerde toplar daha sonra yoksul insanlara dağıtırlar.
Ahir Çerşembe:
21 Marttan önceki salıyı çarşambaya bağlayan geceye ahır “Ahir Çerşembe” yılın ahir tek günü denilir. Bu gecede evlerin bahçelerinde köy ve mahalle meydanlarında öbek öbek ateşler yakılır. Bahçelerin temizliği için toplanan çöp ve kuru otlar yakılıp ateşe verilir.
Ateş üzerinden atlanırken çeşitli maniler söylenir.
“Ağrım, uğrum tökülsün,
Oda düşüp kül olsun,
Yansın alev saçılsın,
Menim bahtım açılsın
• İlahır Çarşambalar'a ilişkin bir takım eski inançlar, insanları çok kötü ve zararlı adet ve niyetlerden, hırsızlıktan, riyakârlıktan, ahlaksızlıktan, kibirlilikten, kıskançlıktan, başkasının varlığına göz dikmekten çekindirmiştir. Onu helal kazanca çağırmış, insanlarda emeğe, toprağa derin sevgi aşılamıştır.
• Nevruz ayin ve inanışlarında adalete, hoşgörüye, acımaya büyük saygı vardır.
• İlahır Çarşambalar'ın her birinde kutsanan mukaddes unsurlar, yıl boyunca insanın yardımına koşmuş, ona elini uzatmış, en zor işlerinde onları çağıran, anlatan nağme, ayin ve itikatlar halkın dilinde yaşamış ve hayatlarının başlangıcından beri onlara eşlik etmiştir.
1. SU ÇERŞENBESİ
Yeni yılın gelmesi ile birlikte önce su tazelenirmiş onun için, su çarşambasında insanlar, gün doğmadan önce suyun yanına gider, suda ellerini yüzlerini yıkarlar; birbirlerinin üzerine su serperler, suyun üstünden atlarlar. Su üzerinden atlarken de: “Ağırlığım-uğurluğum suya/Azarım bezarım suya” derler.
Aynı sudan yarası olanların yaralarına serpilir.
Dikkat edilirse, su çarşambasında tazeliğine inanılan su, birçok hastalığa da iyi gelmektedir.
2, OD ÇERŞEMBESİ
“Od Çerşembesi”nde insanlar sabah erken yüksek bir tepenin üstüne odun, dal gibi yakılacak şeyler yığıp, bu odunların etrafına daire şeklinde dizilerek güneşin doğuşunu seyrederler. Güneşin doğuşunu selamladıktan sonra “Godu Han” nağmesini okuyarak, daire içindeki odunlardan, kendi meşalelerini yakıp ocaklarını alıştırmak üzere evlerine giderler
3. YEL ÇERŞEMBESİ
Bu çarşambada uyanan hava ve rüzgâr, toprağı gezer, uyanmış suyu toprağı harekete geçirir.
4. TORPAK ÇERŞEMBESİ
“Ahır Çerşembe”, “Torpak Çerşembe”, “Yer Çerşembe”, “Çarşembe Suri” adlarıyla da bilinir. Bu çarşamba en önemli çarşambadır. Yılın son günlerine yakınlaştıkça artık toprak uyanmağa başlamıştır. Toprak yeryüzünde en çok bulunan madde olarak yeryüzündeki varlıklara ve canlılara çok önemlidir. Toprağın ısınması hayatın yeniden canlanması demektir.
Kuşak Sallama: (Şal Sallama)Bu tören de eski yerleşim ve köylere mahsus bir gelenektir. Genelde çocuklar tarafından ve yeni damat adayları tarafından uygulanmaktadır. Bu uygulamada kuşak sallayan şahıs elinde bir şal, kuşak veya ip ile dama çıkar ve istediği evin bacasından veya penceresine elindeki ipi yâ da şalı sallar. Ev sahibi kendi isteğine ve şal sallayanı tahmin ederek yumurta, şeker, çorap gibi şeyler bağlar. Daha çok geçmiş dönemlerde yapılan bu tören kentleşme ve apartman yaşamının verdiği kısıklıklar yüzünden yalnız köyler ve kasabalarda yapılabilir. Damat adaylarının kız evine şal salması da meşhurdur. Ev sahibi damat in olduğunu tahmin ederek gömlek ve diğer şeylerde bağlayabilirler. Eski zamanlarda adamların kuşak kullanmasıyla bu törenin ı “Kuşak Sallama” olarak kalmıştır. Genelde uygulama ahır çerşembe akşam güneş battıktan sonra yapılır. Akşam hava karardıktan sonra yapılmasının nedeni de kişinin tanınmamasıdır.
Yeddi Levin:
Yeddi-Levin yeddi çeşit demektir. Nevruz Bayramının en önemli etkinliklerinden biridir. Yeddi-Levin en az yedi çeşit meyve veya çerezi bir araya getirip karıştırmaktır. Aile reisi maddi durumu ölçüsünde çerez ve meyveleri alır. Akşam yemekten sonra büyükçe bir sofraya konulur, karıştırılır ve pay edilir. Çerezlerin içinde ceviz, fındık, fıstık, kuru üzüm, incir, akide şekerler ve lokum çeşitleri muhakkak bulunur. Aile fertleri arasında paylar ayrılırken ailenin gurbette ve askerlikte olanları için hatta hamile olanların bebekleri için de ayrılır. Ailenin bireyleri bayram dolayısı ile anne-baba evinde toplanır ve paylarını alırlar. Ancak, uzakta olanların payları saklanır. Ne zaman gelirlerse o zaman kendilerine sunulur.
Kırmızı Yumurta:
Nevruz Bayramının vaz geçilmez bir âdetidir. Yumurtalar soğan kabuğunda kırmızıya boyanır ve tokuşturulur.
Kulak Asmak/Gapı Pusmak/Niyet Tutmak:
Yeddi Levin gecesi aynı zamanda kapıların dinlendiği gecedir. Buna halk arasında “gapı pusmak” veya “kulak asmak” denilir. Bu iş yapılırken bir niyet tutulur ve yakın komşuların evi gizlice dinlenilir. Evde konuşulanlar eğer olumlu sözler ise tuttukları niyetlerinin yerine geleceğine inanılır. Yeddi-Levin yapıldığı akşamlar özellikle çok olumlu sözler ve güzel konuşmalar yapılamasına dikkat edilir.
Subaşı Etkinlikleri:
1-Suya İğne Salmak: Genellikle aynı yaşta olan genç kızlar bir araya gelerek solu dolu bir leğenin içine deliklerine pamuk geçirilmiş iki dikiş iğnesi bırakılır, su karıştırılarak dalgalandırılır. Ayrı köşelere bırakılmış iğneler birbirlerine yanaşırsa tutulan niyette evlilik olacaktır anlamına gelir. Bu durum oraya toplanan bütün kızlar için ayrı ayrı niyet tutularak yapılır.
2-Suya Yüzük Salmak: Su dolu olan kap içine kime ait oldukları belli olan yüzükler atılır. Bu yüzükler görevlendirilen biri tarafından sudan çıkarılırken bir taraftan da maniler okunur. Her maninin kendisine özgü bir manası mevcuttur. Sudan çıkarılan yüzük sahibini temsil eder. O anda okunan mani de o kişiye ait sırları ele vereceğinden yapılan etkinlik daha çekici, zevkli ve eğlenceli bir ortam meydana getirir.
Bacadan Şal Sallamak/Kapıya Mendil Atmak:
Eskiden köy evlerinin üzerlerinde bir baca bulunurdu. Bu baca evin havalanmasına yardımcı olmak için yapılırdı. Fakat bu bacanın gelenekte ayrı bir yeri ve görevi şal sarkıtılan yer olmasıdır. Çarşamba gecesinden sonra komşulardan bazıları gizlice evin damına çıkar ve görünmeden renkli şalını bacadan içeriye sarkıtırdı. Bunun anlamı bayramlığımı istiyorumdur. Ev sahibinin şalın kime ait olduğuna bakmazsızın içine bayramlık koyar ve şalı bağlayıp sahibine iade ederdi. Yakın komşular bazen şalların kime ait olduklarını bildikleri için verilecek bayramlıklara daha çok özen gösterilirdi. Şalın ucuna bağlanan hediyeler yeddi-Levin yanında önceden evin genç kızları tarafından hazırlanan güllü çoraplar, kenarı işlenmiş ipek mendiller ve kırmızı yumurtalardır. Bu gelenek şimdi şu şekilde sürdürülür. Kapların önüne mendil atılıp kapı vurulur veya zile basılır. Ancak kapı açıldığında sadece kapının önünde mendil gözükür. Çünkü mendili bırakan gizlenmektedir.
Kabirüstü Ziyaretleri:
Yörede 21 Nevruz Bayramı haftasında köylerde Tek (Salı) günü, şehir merkezinde Cüme Akşamı (Perşembe) günü kabir üstüne çıkılır. Kabir ziyaretlerine topluca gidilir. Mezarlar onarılır. Kuran-ı Kerim’den ayetler okutulur. Çeşitli ihsanlar verilir.
KOSA KOSA
Nevruz bayramında yapılan en güzel oyunlardan biridir. Gençler ve özellikle çocuklar tarafından çok sevilir. Kosa oyununda kosa olacak kişiye ceketi ters giydirilir veya varsa bir kürk ters giydirilir. Başına deriden bir papak geçirilir. Yüzü-gözü unlanır. Boynuna zingorov (çan) takılır. Göbekli olsun diye karnına elbisesinin atından yastık bağlanır. Eline bir çömçe verilir. Kapı kapı gezdirilir, çoluk-çocukları eğlendirir ve pay toplarlar. Kosanı gezdirenler maniler söylerler.
Ay kosa-kosa gelsene,
Gelip selam versene,
Çömçeni doldursan,
Kosanı yola salsana.
Nevruz halkın tüm değerlerini bir araya getiren bayramdır.
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI
27.03.2018 20:28:24