Kalp Kapımız Menfaate Açılmasın

KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK Kalp Kapımız Menfaate Açılmasın

Kalp Kapımız Menfaate Açılmasın

KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK

Dolunay Derneği Engelliler Birim Başkanı Kafkas Haber Ajansı (KHA) Yazarı Faruk Ocak’ın, “Kalp Kapımız Menfaate Açılmasın” yazısı:

Bizler neden karşılık bekleyerek yaptığımız her şeyden bir hayır bekliyoruz?

Şunu bilmemiz lazımdır ki, insanlardan karşılığını bekleyerek yaptığımız hiçbir iyilikten hayır bulamayız. Bir insana iyilik yapıyorsak bundan karşılık beklememeliyiz.

En ufak bir dua bile olsa, onu yapmış olduğumuz iyiliğe karşılık olarak beklemekle kendimizi menfaat yoluna itmiş oluruz. Girmiş olduğumuz bu yol da bizi geri götürür, bir adım ilerlemek için fırsatımız olmaz. Dünya menfaati için çalışmanın hiçbir öneminin olmadığını evvela kendimiz bilelim ki,karşımızda bizleri dinleyen insanlara da anlatabilmek için yüzümüz olsun. Kendimiz farkında olmamakta diretir, dünya menfaati için çalışmaya devam edersek, bizim de bu uğurda birbirine kıymet vermeyen insan müsveddelerinden farkımız kalmaz. Bu bahsettiğim kişilerden farkımız olsun istiyorsak geçici olan hiçbir şeye kıymet vermemeliyiz. Biz maddiyata değil, maneviyata değer verelim. Yaptığımız ve yapacağımız iyilikleri karşılık beklemeden yapalım ki yaptığımız her iyiliğin bir anlamı olsun.

Evet sevgili dostlarım, değerli okurlarım, dünya menfaatinin içinde boğulmamak için yüreklerimizdeki ihlası yitirmemeliyiz. Yani şu güzel sözün ne demek istediğini bir an bile aklımızdan çıkarmamalıyız:’ Ne verirsen elin ile o da gider senin ile.’ Atalarımız bizlere menfaate düşmeden, karşılık beklemeden yapmamız gerektiğini öğütlemektedir bu güzel ,bu manası büyük söz ile. Yapılan iyiliklerinizi ne olursa olsun insanların yüzüne vurmamamız gerektiğini. Ama son yıllarda bu sözün manasını biz insanlar unutmuş bulunmaktayız ve birbirimiz için her ne yapıyorsak ,zamanı geldiğinde yüzüne çarpmaktan bir an olsun geri durmuyor, onu durmadan kendimize mahkum olarak görüyoruz.

İllaki ağzımızı tutmuyor, ben sana şu iyiliği yaptım, sen de benim için bunu yapmak zorundasın, diyerek karşımızdaki insanı şartlandırıyoruz. Bu bahsettiğim şey iyilik olmaktan çıkar hesaplaşmalarına dönüşür. Bu hesaplaşmalara meydan vermemek için insanları şartlandırmayıp ,yaptığımız en küçük bir iyiliğin adını dahi anmamalıyız. Yapmış yahut yapmakta olduğumuz güzellikleri sadece yüreklerimizde yaşatmalıyız. Öğretmenler çocukluk yıllarımızda bizlere katlanmaya başlıyorlar ve bizleri vatanımıza milletimize hayırlı birer insan olmamız için yetiştirme çabasına giriyorlar. Onlar bizim için verdikleri emeği bizlerden madden karşılık bekleyerek yapmıyorlar. Öğretmenlerin bir tek gayesi var, bizleri vatana millete yararlı vatandaşlar olarak yetiştirebilmek. Bizler de öğretmenlerimiz gibi sonraki nesillerden maddi karşılık beklemeden, vatanına milletine faydalı yurttaşlar yetiştirebilmenin gayesinde olmalıyız. Çocuklarımızı bu gaye ile gayretlendirmeliyiz.

Bizler etrafımızdaki güzellikleri korumalıyız ,hatta onların çoğalması için gerektiğinden fazlasını yapmalıyız. Nazım Hikmet’in güzel bir sözü var:’ Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, mesela yetmişinde bile zeytin dikeceksin.’ Bu sözün konumuzla ne alakası var diyebilirsiniz ama alakası var değerli okurlarım. Bizler, çocuklarımızdan bir şey isterken diyoruz ki, bu istediğimi yaparsan sana şunu bunu alacağım. Çocuklarımızı menfaat karşılığında yapmaya zorluyoruz . Ama düşünmüyoruz ki biz bu yaptıklarımızla hem kendimize hem de çocuklarımıza zarar veriyoruz. Yani o güzel çocuklarımızı ne kadar büyük bir tehlikeye attığımızı görmezden geliyoruz. Bu yaptığımızın bizlere faydasından ziyade zararı olacağına kanaat getirmiyoruz. Bizler, diktiğimiz bu fidanların büyüyüp geliştikten sonra meyve vermesini istiyorsak, onları menfaatle yetiştirmek yerine, yaptığı iyiliklerin kendi yararına, kötülüklerin ise kendi zararına olduğunu öğretmeliyiz. Çocuklarımızı karşılık bekleyerek yetiştirirsek ne vatanına ne de ana babasına bir hayrı olur. Nazım Hikmet’in anlatmak istediği şudur: Hangi yaşta olursan ol, senden sonrakilere verdiğin, vereceğin bilgilerle faydalı ol. Yaşamayı ciddiye alıp güzelliklerimize sahip çıkmaz,onların korunmasına yardımcı olmazsak gelecek günlerimiz güneşe hasret kalır .

MENFAATE AÇILAN KALPLER HAYATIN BOŞ, MANASIZ KARANLIĞININ MAHKUMİYETİNDE ORADAN ORAYA HİÇ DURMAKSIZIN SÜRÜKLENİR.

Nazım Hikmet’in bu güzel sözünü kulak arkası etmeyelim. Hayatımıza manevi güzellikler katalım, bir daha açmamak üzere menfaate kalp kapılarımızı kapatalım. Karşılık bekleyerek yaptığımız hiçbir iyiliği iyilikten saymayalım. Karşımıza çıkan her insanı menfaatin elinden kurtarmak için çaba harcayalım. Yani Nazım Hikmet’in de dediği gibi hem zeytinleri dikelim,hem de diktiğimiz zeytinleri sulayıp filizlenmesini bekleyelim. Onları dikip sonrada kurumaya bırakırsak ağaç dikmemizin anlamı olmaz. Bilgi birikimimizi insanlığın yararına kullanalım. Bunu yaparken de hiçbir karşılık beklemeyelim. İnsanlığı menfaat adlı kötülüğün elinden kurtarıp dünyayı iyiliğin var olduğu bir ışıkla aydınlatma yollarına girelim. Bizlere kötülük edenlere biz de karşılığını kötülük olarak vermeyelim. İnadına iyilikle yaşayanlardan olma yolunda yürüyelim. Yani daima veren bil el olalım. Veren elin alan elden her daim üstün olduğu düşüncesini kafalara yerleştirelim. Girdiğimiz bu yolun sonunu alnımızın akı ile getirelim. Veren el olma düşüncesini ilk önce kendimiz sahiplenelim. Bu düşünceyi sahiplenmezsek diğer insanlara da bu güzel manalı düşünceye sahip çıkmalarını öğütlememizin hiçbir anlamı olmaz. Kendimize ve insanlara yapacağımız en büyük iyiliğin karşılık beklemeden yapılanlar olduğu unutulmamalıdır.

(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK


05.02.2020 01:07:00