Kars’ın saklı yüzü Malakanlar
KAFKAS HABER AJANSI
Aksiyon Dergisinin 2 Temmuz 2012 sayısında Mesut Çevikalp imzasıyla yayınlanan “Kars’ın saklı yüzü: Malakanlar” yazısı:
Kars’ın yok olmaya yüz tutan renklerinden. 150 yıl önce geldikleri Kars’tan ayrılmayı onlar da istememişti. Bir gün bir emir geldi ve binlercesi ata yurtları Rusya’ya geri döndü. Arkalarında atlarını, kızlarını ve namlarını bırakarak… Kars’ta kalan son Malakan ailesi gönüllü sürgünlüklerini anlattı.
Kars şehir merkezinden yola çıkarken ona ulaşamama ihtimalini de hesaplamıştık. 41 kilometrelik yolu yaklaşık 1 saatte alıp Arpaçay’a ulaştığımızda, ona ulaşmanın aslında hiç de düşündüğümüz kadar zor olmadığını gördük. ‘Demirci Maksim’i (Türkseven) ilçede tanımayan yoktu. Dükkânını, yaşadığı evi bulmamız birkaç dakikamızı aldı. Ankara’dan onun için geldiğimizi duyunca yıllardır görmediği bir yakını gibi buyur etti evine. Sonraki iki saatte aynı misafirperver tavrını sürdürdü. Tatlı, çay evde ne varsa getirdi…
Hâlini hatırını sorduk. “Allah’a çok şükür, bir sıkıntımız yok.” diyerek başladı söze. Vaktini daha çok evde geçirdiğini anlattı: “Ama evde yatmıyorum. Kendime yapacak iş buluyorum. Atımız, ineğimiz var, onlara bakıyorum, bahçeyi derleyip toparlıyorum. Bizde boş durmak yok. Mesela abim Abraham belediyenin kepçe operatörü, gece gündüz köylülerin imdadına koşar. Amcamın bir oğlu da halk eğitim merkezinde çalışıyor. Kahvehanede vakit geçirmiyoruz. İnancımız izin vermiyor buna…”
Maksim’in (32) çalışkanlığı, dürüstlüğü ve ustalığını, adresini sorduğumuz ilçe esnafı Rıdvan Kazak’tan da dinlemiştik. Maksim gibi diğer ‘Malakan’ akrabalarının da çalışkanlık ve dürüstlükleriyle nam saldıklarını anlatıyordu: “Malakanlar inançları gereği gözü tok, eli mahir insanlar. Çalışmak onlar için ibadet. Yüzyıllardır yanımızdalar, bir zararlarını görmediğimiz gibi çok faydalarına şahit olduk.”
İri kıyım cüsseleri, parlak yüzleri, sarı saç ve mavi gözleriyle Karslılardan çabucak ayrılan Malakanları anlatmasını istiyoruz Maksim’den. Bizi ‘o daha iyi biliyor’ diyerek 68 yaşındaki amcası Lavranti Türkseven’e yönlendiriyor. Türkseven 1944’te Arpaçay’da dünyaya gelmiş. Annesi Alman, babası Rus. Eşi Nuriye Hanım, kayınpederi Petro ile kayınvalidesi Bendelina da Arpaçaylı. Askerliğini Sivas ve Gaziantep’te tamamlamış. Beş kişilik ailesini çiftçilikle geçindirmiş. Yetiştirdiği yarış atlarından da hayli para kazanmış. Malakanların Kars’a beraberlerinde getirdikleri atların ırkını yüzyıllarca koruduklarını vurguluyor.
Önce derin bir nefes, ardından çayından bir yudum alıp başlıyor anlatmaya: “Malakanlar aslen Rus. Ağrılıklı olarak da Beyaz Rus. Ortodoks Kilisesi ve ruhban sınıfıyla örtüşmeyen inanışları vardı. 1800’lerin başında dönemin Rus Çarı I. Aleksander, Malakanlara karşı sert politikalar uygulamaya koyuluyor. Önce Kırım ve civarına, ardından Kafkasya ve Kars’a sürülüyorlar. Kilise’yle yaşadıkları sorunun yanında inanışları gereği askerliği kabul etmemeleri de sürgün sebepleri arasında. Benim dedem, dedemin babası Kars’ta dünyaya geldi. Dört kuşaktır burada yaşıyoruz. Allah’a çok şükür hiçbir sorunumuz yok.”
Dönemin çarı, Rus Ortodoks Kilisesi’-nden ayrılan ‘Malakanizm’ inanışını tehdit olarak algıladığı için Malakanlara karşı sert tedbirler alır. Önce sakallarını, bıyıklarını kesmeye, ardından askerliğe zorlar onları. İnanışlarına ters olan bu zorlamalara dayanamayan Malakanlar Tiflis, Kırım, Erivan, Bakü bölgelerine göçer. Çar bununla da yetinmeyip kırılmaları için Malakanları 1876-1877 Osmanlı Rus Savaşı’nın ardından ele geçirilen Kars ve civarına sürer. Ancak beklenenin aksine yöre halkı Çar’ın zulmünden kaçan Malakanlara sahip çıkar. 10 binlerce Malakan 1920’lere kadar yerel halkla sorunsuz bir şekilde yaşar. Kazım Karabekir komutasındaki 15’inci Kolordu 30 Ekim 1920’de Kars’ı Rus işgalinden kurtarır. 1921’de yapılan anlaşmayla Rusların Kars’tan çekilmeyi kabul etmesinin ardından diğer azınlıklar gibi bazı Malakan aileleri Rusya’ya geri dönse de 1962’ye kadar büyük kısmı Kars’ta varlığını sürdürür. 1960’larda artan ekonomik sıkıntılardan dolayı 500 aile Türk vatandaşlığından çıkarak trenle Kars’tan ayrılır.
Lavranti Bey’e Malakanların neden Kars’tan ayrıldığını soruyoruz. Çoğunun ekonomik sıkıntılardan dolayı ayrıldığını söylüyor. Bir kısmının ise Müslümanlardan kız alamadığı için bu toprakları terk etiğini ifade ediyor: “Biz barışçıl bir millet olduğumuz için Türklerle hiçbir sorun yaşamadık. Aramızda küçük sürtüşmeler oldu ama bundan dolayı gitmedi Malakanlar. Çoğu ekonomik sorunlardan dolayı göç etti. Bir de burada kalanların soyu tükeniyordu. İnancımız gereği biz 7 göbekten akraba olan kişilerle evlenemiyoruz. Müslümanlar da bize ‘gâvur’ diye kız vermedi. Ama almaya gelince aldılar kızlarımızı. Mesela yeğenim Maksim hâlâ bekâr. Oğlum Âdem de. Âdem’i bir Türk kızı sevdi. Âdem de onu sevdi. Kız her gün telefonla arıyor. Ama evlenmesine izin vermiyorlar. Diğer oğlum Yakup da bekâr. Burada evlenemeyenler de Avrupa’ya, Rusya’ya gidip oradakilerle evlenme yoluna gidiyor.”
MODERN TARIMI GETİRDİLER
Kız vermeme sayılmazsa, Karslılar da sevmiş Malakanları. Bunda inançlarının büyük katkısı var. Rus Ortodoks Kilisesi’nden ayrılan ‘Malakanizm’ inanışı, ‘Eski Ahit’ ile örtüşen 10 emirden oluşuyor. Baba-oğul-kutsal ruh üçlemesine iman etmedikleri gibi kiliselerinde ikon ve suret de bulundurmuyorlar. Domuz eti yemiyor, yalan söylemekten kaçınıyorlar. Adam öldürmeyi büyük günah olarak gördükleri için askerliği reddediyorlar (Türkiye’dekiler vatandaşlık gereği yapıyor). Cimrilik, mal biriktirme de yok inançlarında. Bundan dolayı Kırım gibi Kars’ta da yöre halkı tarafından kabullenilmişler. Yerel tarihçi Vedat Akçayöz, bölge insanının Malakanları çabuk kabullenmesinde, beraberlerinde Kars’a taşıdıkları fennî tarım ve hayvancılığın büyük rol oynadığını belirtiyor. Annesi Malakan olan Vedat Bey Türkiye’de Malakanlar üzerine araştırmalar yapan sayılı isimlerden biri. 2009’da Rusya ve Gürcistan’a gitmiş, Türkiye’den oraya göçenleri yerinde inceleyip belgesellerini çekmiş. Vedat Bey, Rus çarının Kafkasya’ya kırılsınlar diye sürdüğü Malakanların Kars’a Rusya’da uyguladıkları tarım ve hayvancılık sistemini getirerek şehre çağ atlattığını iddia ediyor: “Malakanlar tarım ve hayvancılıkta uzmanlaşmış bir millet. Kars’a sürülünce beraberinde bilgi birikimleri ile tarım aletlerini de getirmişler. O günlerde Karslılar tarlaları öküzlerle sürerken Malakanlar kendilerinin melezleştirdiği atlarla sürmeye başlamış. Aynı şekilde fennî arıcılığı, çiçekçiliği kazandırmışlar bu topraklara. Çok nizami ve modern köyler kurmuşlar. Kalın taşlardan Rus mimarisine özgü inşa edilen evlerin çoğu bugün hâlâ ayakta. Ayrıca modern peynir üreticiliğini getirmişler. Çoğu Karslıya göre kaşar üretimine de Malakanlar önayak olmuş.”
EN İYİ AT, BAL VE İŞÇİLİK ONLARDA
Lavrenti amca ticarette insafı elden bırakmadıklarını, yöre halkının kendilerini bundan dolayı tercih ettiğini söylüyor: “Biz hem ucuz hem de kaliteli iş çıkarıyoruz. Çok da insaflıyız. Soygunculuğu sevmiyoruz. 10 liralık işe 20 lira istemeyiz. Hakkı neyse onu alıyoruz. Bu Allah’a da hoş gider, kula da hoş gider. İnancımız, görgümüz de insafı elden bırakmamayı emrediyor…”Gerek Vedat Bey gerekse Maksim, Kars’tan ayrılan Malakanların geri dönmek arzusunda olduğunu söylüyor. Maksim, mart ortasında Acarya’daki akrabalarını görmeye gitmiş. Onlarla 8 gün geçirip anılarını dinlemiş. Konuştuğu Malakanlar Kars’a dönmek istediklerini söylemiş: “1962’den önce Kars’ın Atçılar, Yalınçayır ve Çalkavur köylerinde yaşayan Malakan aileler vardı.
1962 yılında buradan ayrılıp
05.04.2018 09:49:21