Oraları Çok Görmek İstiyorum
KAFKAS HABER AJANSI / BURHAN GÖRKEN
İstanbul Maltepe’de ARDAFED’in , Darıca’da Darıca Karslılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği yine Darıca Ardahanlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin düzenlediği Tanıtım Günlerinde yörenin yazarları, şairleri, ressamları olarak, kısaca kültür sanat bileşenleri olarak bizlerde kitaplarımızla stantlarda yerlerimizi alıp yöremizin kültürüne yazılı eserlerimizle katkıda bulunduk. Özellikle Maltepe’de kültür stantları yöremizin kültürel zenginliğini ortaya koydu.
Tanıtım Günlerinde ziyaretçilerin çoğunluğu hiç şüphesiz yöremizin insanlarıydı. Çoğunluğu öyle olmakla birlikte başka şehirlerimizden stantlarımızı ziyaret eden insanlarımızda az değildi.
Bu etkinliklerde yazar olarak bende “Doğu Ekspresiyle Geçmişe Yolculuk “ adlı 2020 Ekim ayında çıkan romanımla yer aldım. Benim stantıma gelen Karslı, Ardahanlı ve Iğdırlı olmayan ziyaretçiler kıtabı ellerine aldıklarında ilk söyledikleri “Oraları çok görmek istiyorum “ sözleri oldu. Oralardan kasıtları özellikle kış aylarında buzla kaplı olan Çıldır Gölüydü. Oraları görmek isteyip de göremeyenlerin ortak noktaları ise Doğu Ekspresine bilet bulamamalarıydı.
Türkiye’de yöresel ağız ile yazılan eserler var, ancak bunların sayısının fazla olduğunu düşünmüyorum. Ben romanımın Kars, Çıldır ve köylerinde geçen bölümlerinde yöresel Terekeme- Karapapak ağzı kullandım. Yöremizin doğal zorluklarını, doğal güzelliklerini, insan ilişkilerini, yaşam kültürünü bir yedeksubay öğretmenin yaşadıklarıyla harmanlayıp sade bir anlatım akıcı bir üslup ile okuyucuya sundum.
Oraları çok görmek isteyip de göremeyenler günümüzde çıktıkları bu seyahatte 60 yıl öncesine gidip yine günümüze dönüyor.
Tanıtım Günleri yazarların okurlarıyla birebir iletişim kurmaları açısından önemlidir. Kitabın okur üzerinde olumlu etkisini görmek yazara güç verir. Bende okurlarımdan aldığım olumlu geri dönüşlerle güç aldım. Çoğu okurum kitapta kendi yaşamlarından kesitler bulduğunu söyledi. Çocukluk günlerinde yaşadıkları zorlu kış günlerini, yokluk ve yoksulluk içinde okudukları ilkokullarını yeniden yaşayarak hatırladıklarını söylediler. Kimileri o günlere dönüp anılarını paylaştılar. Geçmişte yaşadıkları bir kez daha canlandı zihinlerinde,en özel anlarını, anılarını paylaştılar.
Kıtabı yayınladıktan sonra okurlarımın genç kuşak olacağı düşüncesindeydim ancak bu etkinliklerde kitap okumaya ilgi duyan ( belkide benim kitabım için böyledir) 68 ve 78 kuşağı olduğunu gördüm. Şimdi 60’lı 70’li yaşlarda olanlar stantları gezerken kitaplarla daha çok ilgililer. Gözleri zor görse de kitabı inceleyip alıyorlar. Kimi anne babaların okumayı sevdirmek için ortaöğretimdeki çocuklarını getirip “yazarımız kitabını senin için imzalayacak, seninle fotoğraf çektirecek alıp okumak ister misin?” dediklerini ve çocuklarını okumaya yönlendirdiklerini gördüm.
Okur profilimde gençlerin az olduğunu söylemiştim. Bir grup genç kız gelip bir kitap aldılar fotoğraf çektirmeden gittiler. Bir süre sonra heyecanla geri geldiler. “Kitaba inceledik çok güzelmiş birlikte fotoğraf çektirebilir miyiz? dediler fotoğraf çektirip gittiler.
Kimi okurlarımızda kitabı kargo ile teslim alıp okudular ve düşüncelerini yazdıkları mesajlarla patlaştılar. İşte onlardan birkaçı
“Şairler, yazarlar zamanın hem tanığı hemde öznesidir.
Valmiki'yi, Tolstoyu, Tagoru' Dostoyevski'yi, Balzak'ı, Gorki'yi, Amin Mallof'u, H. Nihal Atsız'ı, Kemal Tahir’i,
Cengiz Aytamatov'u, Cengiz Dağcı'yı, Victor Hugo'yu....gibi dünyaca ünlü yazarların onlarca eserini okudum. Hepsi insanı ayrı ayrı dünyalara götüren çok büyük yazarlardır. Dünya edebiyat tarihinin baş tacıdırlar ancak çevreye, insanlara, olaylara yabancıyız. DOĞU EKSPRESİYLE GEÇMİŞE YOLCULUK romanı bizi, komşumuzu, arkadaşımızı anlatıyor. Çevre tanıdık, insanlar biziz, olaylar bildiğimiz bizim olaylarımız. Ben ZEVKLE okuyorum. Kendimi dostlarımı, yaşadığım dağları ovaları bu romanda gördüm. Buram buran Türk töresi, kadim kültürümüz işlenmiş. Doğu Ekspresi ileriye gittikçe yazarı BURHAN GÖRKEN tarihe yolculuk yapmış. Ağız olarak bir çok yerde Terekeme ağzıyla olayları anlatmış. Umarım yazmaya devam eder.
Kendisini kutluyorum. Bir gecede 70 sayfa okudum.
İzzettin Öncül
“Burhan bey, kitabını çoktan okumuştum, bir türlü sana dönemedim. Eline sağlık çok güzel yazmışsın. Gerçek ve kurgu karışık, yarı belgesel içerikli, yörenin yüz yıllardır ,doğa ve fakirlikten gelen acı ama gerçeğini göz önüne sermişsin. Hangi okul mezunusun, bilmiyorum fakat müthiş bir gözlem ustasısın. Yörenin TEREKEME ağzını ,yöreye ait ,insani ilişkilerinde olsun, iş hayatında olsun ,özel kelime,cümle ve değimleri çok başarılı buldum. Bazı yazım hataları var diye eleştiriler duydum. Ben buna katılmıyorum. Evet var. Yazının bütününü ele aldığında bu, yok sayılır. Yalnız TEREKEME ağzında Ör:"gelerem " kelimesindeki "e" leri "i" ile yazmışsın. Bu Azari (Tat) ağzı gibi olmuş. Onu bir dipnot düşerek "e" nin üzerine bir çizgi atacaktın. Ve de 5' teki e gibi okunur diyecektin. Bu söylediklerimi eleştiri olarak algılama, çok başarılı bulduğum için yazdım. Batılı romanlar gibi devrik yazmışsın, o dahada güzel olmuş. Başarını devamını diliyorum. Çok severek okudum.”
Yusuf Şahin Ankara 19 Aralık 2020
“Kıymetli Yazar;
Kitabınızı okudum bitirdim.Benim de gördüğüm ve bildiğim bir yörede geçen hikayeyi adeta yaşadım.
1-Hikayede olayların akıcılığı sağlanmış ve insanı sürüklüyor,
2-Anlatımda cümleler kısa ve anlaşılır olmuş; bu da okumayı kolaylaştırıyor.
3-Roman türünde tasvir ve portrelere ağırlık verilir ki, okuyanın hayal dünyasında sahneler oluşsun; sizin romanınızda tasvirler güzel ama portreler biraz eksik kalmış.
4-Roman ve hikayelerde olayın geçtiği yerlerde yaşayan insanların sosyal, ekonomik ve düşünce yapılarından kesitler olur. Romanı okuyan bilmediği yöreler ve insanlar hakkında bilgi sahibi olur.
Sizin Romanınızda bu hususlar biraz eksik kalmış.
5-Roman sonuna doğru, toplumda karşılığı olmayan kuru bir aşk hikayesi haline dönmüş ve Türkiye'ye yaşanmaz bir ülke imajı verilmiş. 1964 de Ankara'da üniversiteye başlamış bir kişi olarak o yılları iyi bilirim, bu gerçekçi değil
6-1964 yılında Çıldır, Arpaçay ve Kars'ta olan şartlar Yusufeli'nde de vardı. O sahneleri okurken kendimi yaşamış gibi hissettim. 7-Öğretmenlerin köye olan katkıları, ne yiyip içtikleri, köy halkı ile olan diyalogları, yöredeki insanların inanç dünyaları, gelenek ve göreneğe bağlı sosyal hayatları romanda yer almamış.Bu milletin temel dayanağı islam inancıdır. Dini anlayışa bazı tarihsel hurafeler katılmış olsa da, sosyal hayat bu inanç etrafında örülür. Köyde cami var, Cuma namazı var, Ramazan orucu var, düğün var, eğlence var, bu hususlardaki hayata hiç yer verilmemiş;halbuki batı ve Rus klasiklerinde, halkın inanç dünyalarını ağırlıklı olarak hissedersiniz.
8-Bir yerde Allah verine tabiata güç izafe edilmiş bunu yanlış buldum. Cilavuz köy entitüsünün adı da eğitim enstitüsü olarak yazılmış.
9-Yaptığım kritiklerin kaleminize güç vermesini dilerim. Çok güçlü bir ifade kabiliyetiniz var, bunu toplumsal gerçeklik yönünde kullanmanızı bekleriz.
Selamlar.”
Mustafa Yılmaz
Ezine 8 Aralık 2020
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) - KAFKAS HABER AJANSI / BURHAN GÖRKEN
10.02.2022 01:16:37