Toplumsal Cinsiyet ve Türkiye'de Engelli Kadın Olmak
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Kars Dolunay Derneği Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak yazdı:
Toplumsal cinsiyet; kadına ya da erkeğe toplumun uygun gördüğü davranışları, kişilik özelliklerini, yaşam biçimini, sosyal, siyasal ve ekonomik yaşama katılım düzeyini, dış görünümünü ifade etmektedir. Toplumun kadın ve erkek için uygun bulduğu, toplumsal olarak inşa edilmiş roller, davranışlar, aktiviteler ve nitelikler, toplumsal cinsiyet kavramının içeriğini oluşturmaktadır. Toplumsal cinsiyet özellikleri; farklı toplumlardaki farklı kültürel özelliklere göre değişiklik göstermesine karşın, kadının durumu birçok anlamda benzerlik göstermektedir.
Kadının güzel, bakımlı, genç ve sağlıklı ama güçsüz, zayıf, korunmaya muhtaç, yanı sıra iyi eş, fedakâr anne ve becerikli, hamarat ev kadını vb. olması; kadınlar için belirlenen normlardandır. Toplumsal cinsiyet; kadınların erkeklere göre daha fazla kalıp yargılara, önyargılara ve ayrımcılığa maruz kalmasına neden olmaktadır.
Engelli kadınlar; hem kadın hem de engelli olmalarından dolayı iki kat ayrımcılıkla karşılaşmaktadırlar. Doğumdan itibaren; sokağa çıkma, eğitim alma, hobi edinme, işe girme, evlenme, sosyal, siyasal, ekonomik olarak etkin olma konularında ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar.
Topluma eşit ve tam katılımın önündeki eğitim, istihdam, erişim, rehabilitasyon, sosyal hizmetler, yardımlar vb. konulardaki engellerin kaldırılması; eğitim alma, evlenme, eş olma, çocuk sahibi olma, çocuk bakımını gerçekleştirme, işe girme gibi gelişimsel temelli görevlerin yerine getirilmesi açısından çok önemlidir.
Engelli kadınların; eğitim, istihdam, uygun genel sağlık hizmetleri gibi imkânlardan yararlanma oranları daha düşük olurken; istismara ve şiddete maruz kalma riskleri daha yüksektir. Bu durum, psikolojik travmalara sebep olabilmektedir.
Türkiye’de yaşayan kadın ve erkek okur-yazarlık oranları arasında büyük fark bulunmaktadır. Engelli ve engelli olmayan kadınlar açısından bu oranlara bakıldığında ise bu farkın daha da arttığı görülmektedir. Eğitim görmüş engelli kız çocuğu oranı, hem eğitim görmüş engelli erkek çocuğu oranına hem de eğitim görmüş engelli olmayan kız çocuk oranına göre çok daha düşüktür. Özellikle, kırsal kesimlerde okula uzaklık, ulaşım imkanlarının yetersizliği, ebeveynlerin kız çocuklarını eğitim ortamlarına dâhil etmemelerine neden olmaktadır. Okullardaki mimari erişilebilirlik sorunları da kız
Engelli kadının mücadele ettiği konuların başında, kadına yönelik ihmal ve istismar gelmektedir. Engelli bireyler, yüksek oranda fiziksel, duygusal ve cinsel her türlü istismara uğramaktadırlar. Engelli kadına yönelik istismar oranının, engelli olmayan kadınlarla benzer şekilde hatta bazen daha yüksek oranda olduğu; bunun yanı sıra engelli kadınların duygusal, fiziksel ve cinsel istismara daha uzun süre maruz kaldığı bilinmektedir.
Engelli kadınların yaşadığı bir diğer sorun ise şiddettir. Şiddet sorunu, şiddeti doğal sayan kültürel kabuller nedeni ile daha da yaygınlaşmaktadır. Bireyin kadın olmasından kaynaklanan sorunlarının yanı sıra bir de engelinin olması, aile içinde veya dışında şiddet görmesini kolaylaştırmaktadır. Engelli kadına yönelik şiddete ilişkin ülkemizde sınırlı bilgi olmasına karşın yurt dışında yapılmış araştırmalar bu sorunun yaygın olduğunu göstermektedir. Yapılan çalışmaların çoğu, engelli kadınların daha çok eşleri tarafından duygusal ve fiziksel istismara uğradıklarını ortaya çıkarmaktadır.
Engelli kadınların hem engelli hem de kadın olmaktan dolayı iki kat ayrımcılığa maruz kalmalarının önüne geçebilmek için bazı çalışmaların yapılması gerekmektedir. Yaşadıkları sorunlarla baş edebilmeleri için engelli kadınlar, psikolojik açıdan desteklenmeli, zayıf yönleri güçlendirilmeli ve güçlü yönleri arttırılmalıdır. İhtiyaçlar dâhilinde, engelli kadınlara, sosyal hizmet kuruluşlarında danışmanlık hizmetleri verilmelidir. Engelli kadınların bir araya gelerek birbirleriyle deneyimlerini paylaşabilecekleri, sorunlarını gündeme getirebilecekleri ve çözüm üretebilecekleri ortamlar yaratılmalı ve grup terapileri yapılmalıdır. Toplumun önyargılarının en aza indirgenebilmesi için toplumu bilinçlendirici eğitim faaliyetleri düzenlenmelidir. Yaşam kalitelerinin arttırılması için yasal düzeyde yaptırımların sağlanmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Engelli kadınlar, toplumsal hayatın içinde daha fazla yer almalı ve görünür olmalıdır. Kendi yaşamlarının öznesi olmak için gerekli çabayı göstermeli ve bir araya gelerek örgütlenmelidirler.
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
07.03.2021 18:36:43