Bir Dipnota 10.000 TL
KAFKAS HABER AJANSI
Sezai YAZICI
Ne açıkladım?
Geçtiğimiz günlerde Ani’de yapılan kazılarda mescit ve “Davut Yıldızı”nın bulunması üzerine antik kentin çok kültürlü yapısına dikkat çekmek, 2021 yılında gerçekleştirileceği açıklanan Manuçehr Cami restorasyonu öncesi Eugène Boré’nin “kayıp” günlüğündeki cami kitabesinin bilinmeyen öyküsünü gündeme getirmek için yaptığım açıklamaya Milliyetçi Hareket Partisi Kars eski İl Başkanı Sayın Oktay Aktaş’ın verdiği yanıtı kınıyor, ilgililerin dikkatine sunuyorum.
Oktay Aktaş Ne Dedi?
Sayın Aktaş, “Anı ismi ve tarihi” başlıklı açıklamasında şunları yazıyor: “Sayın Yazıcı, bir tarihçi değildir. Ama kendisi bir tarihçi edasıyla Kars ve Anı tarihi üzerine yaptığı açıklamalarında tamamen yanlışlarla dolu, yanlış bilgi ve kafa karışıklığı yaratarak, Türk tarihinde ismi “Anı” olarak geçen ilimiz sınırları içinde bulunan antik kentin ismini bilinçli bir şekilde Ermenilerin ve Ermeni Diasporasının kullandığı şekilde “Ani” olarak kullanmayı tercih edip buranın isminin “Ani” olduğunda ısrar etmektedir.”
İsteyen İstediği Alanda Araştırma ve Açıklama Yapamaz mı?
Günümüz iletişim dünyasında herkes her konuda yasalara, düzenlemelere etik kurallara uymak koşuluyla çalışabilir, açıklama yapabilir. Yani tarihle ilgili açıklama yapmak için tarihçi, toplumla ilgili açıklama yapmak için sosyolog, kültürle ilgili açıklama yapmak için halkbilimci olmak gerekmez. Türkiye’de farklı mesleki kariyerlerden gelip tarih ve kültür alanında ortaya önemli eserler koymuş pek çok araştırmacı vardır. Bunun tersini ifade etmek bile asgari demokrasinin var olduğu ülkelerde en hafif deyimle büyük bir ayıptır.
Nitekim kendisinin bu konuda hiçbir çalışması olmadığı halde açıklama yapıp beni eleştirebilmektedir.
Ben Kimim?
Doğru ben bir tarihçi değilim. Ben, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü S.İ.Y.O mezunuyum. 20 yılı aşkın bir süreden beri bölge üzerine mütevazı ölçülerde incelemeler yapan [https://independent.academia.edu/SezaiYazici] 200 kadarı (Kars ve Ani üzerine) henüz Türkiye kütüphanelerine girmemiş yaklaşık 7 bin 500 ciltlik kitaplığında, başkaca hiçbir faaliyette bulunmadan, ayrı bir maişet arayışına girmeden, tamamen bağımsız ve bağlantısız olarak çalışan, PTT Başmüdürü, Telekom Başmüdürü olarak görev yapmış Ardahan kökenli, Erzurum doğumlu bir kamu emeklisiyim.
Aynı zamanda 10 yıldır bu kentte faaliyette bulunan Kars Tarih Turizm ve Kültür Derneği’nin başkanıyım.
Ne yaptım?
2017’de yayımladığım Ani Kaynakça, Seyyahların Gözünden Ani ve Ani Sırları kitaplarıyla Türkiye’de hiç bilinmeyen sonuçlara ulaştığımı ve literatüre büyük bir katkı yaptığımı düşünüyorum. Bu kitapların UNESCO, Dünya Mirası Türkiye 2019, Kaynaklar listesinde yer aldığını belirtiyorum.
Çok daha da önemlisi 2021 yılında restorasyonu yapılacağı açıklanan ve Türkiye açısından büyük önem taşıyan Manuçehr Cami kitabesini, bugün bütün dünyanın bildiği Nicolai Khanikof’tan önce Eugène Boré’nin okuduğunu ilk kez saptayıp yayımladım. İngiliz, Alman, Fransız bilgin ve seyyahların işaret ettiği ve Türkiye’de hiç bilinmeyen bu günlüğün kayboluşunun son derece dikkat çekici olduğunu kayda geçirdim.
“Anı” Değil “Ani” dir Mi Diyorum?
İddia edildiği gibi ben ne kitaplarımda ne yazılarımda ne de konuşmalarımda kentin adı “Anı” değil, “Ani”dir demiyorum. Böyle bir tartışmaya girmiyorum. Kars’ta pek çok insanın ifade ettiği gibi ben de sadece “Ani” diyorum. Ve de aşağıda sunacağım Kültür Bakanlığı’nın kararında çok açık bir biçimde belirtildiği üzere kenti herkesin istediği biçimde adlandırması gerektiğine inanıyorum.
Ani Diyenler “Ermeni Diasporasına” Hizmet Mi Ediyor?
Ama eğer kenti “Ani” adıyla tesmiye etmek “Ermeni Diasporasının kullandığı şekilde kullanmakta ısrar” anlamına geliyorsa buyurun, aralarında milliyetçi mukaddesatçı çevreden de olan Türkiye’nin Selçuklu ve Genel Türk Tarihi’ndeki erken dönem en parlak şu isimlerinin söylediklerine bir göz atın. Tabi ki duyanlar kulaklarına inanamayacak. Kitaplarımda her birine zevkle ve onurla referans verdiğim bu bilginlerden hayatta olan İlber Hoca’ya sağlıklı uzun ömür, diğerlerine rahmet diliyor, doğum sırasına göre isimlerini anıyor, çalışmalarında “Ani” adını zikrettikleri sayfaları dipnotlarda ayrı ayrı belirtiyorum. Prof. Dr. Necati Lugal, Prof. Dr. Abdulkadir İnan (Türkolog) Prof. Dr. M. Fuat Köprülü, Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan, Prof. Dr. Mükrimin Halil Yinanç, Prof. Dr. Osman Turan, Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen, Prof. Dr. Faruk Sümer , Prof. Dr. İlber Ortaylı.
Türkiye’de bilim çevrelerinin yakından tanıdığı bu isimlerin ardından artık bir başka kaynağa referans verip niçin “Ani” dediğimi ifade etmek bana çok anlamsız geliyor. Batılıların kenti nasıl adlandırdıkları zaten biliniyor ve az sonra uzmanların raporundan da bir kez daha okuyacağız.
Kars’ta Sadece Ben mi Ani Diyorum?
Sayın Aktaş, söz konusu basın açıklamasını Ani’nin 956. Yıldönümü kutlamalarının hemen ardından yapmıştır. Yani gerek kutlama töreni açış konuşmalarında gerekse düzenlenen panelde yapılan konuşmalarda antik kentin adından herkesin “Ani” olarak söz ettiğini bilmektedir. Ama bir başkasının adı dile getirmeyip salt beni hedef göstermesi düşündürücüdür.
Kaldı ki başkalarına da isim vermeden saldırıyor: “Kars’ta birtakım çevreler Ermeni ağzı ile hareket etmekte ve buranın ismini “Ani “yazarak onlara yaranmak için ve buranın Ermenilerin bir yurdu olduğunu bilinç altına yerleştirerek insanlarımızın kafasını karıştırmak-tadırlar. Buraların bir Ermeni şehri olduğunu bize kendi ağzımızla tescil etmek istemektedirler. “Bakınız Ermenice adı olan” (Ani)” yi Kars halkı bile telaffuz ediyor. Buralar Ermeni yurdudur “onun için burayı bize geri verin” cüretini gösterebilme aşamasındadırlar.”
Evet aynen böyle yanıtı ben vermiyorum. Sağduyu sahibi insanlar versin.
Ani’nin Nasıl Adlandırılacağına İlişkin Bir Düzenleme Var mı?
Yukarıda da değindiğim gibi zaten Kültür Bakanlığı 13 yıl önce “Ani”yi herkesin istediği gibi adlandırmasına olanak sağlayan bir karar almış ve bu kapsamda 2 Kasım 2007 tarihinde konunun uzmanlarıyla bir toplantı yapmıştır. Kazılar ve Araştırmalar Daire Başkanı Melik Ayaz'ın başkanlığında “Ani Örenyeri proje grubunun” da katılımıyla gerçekleşen toplantıya: Konya Selçuk Üniversitesi'nden Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam, Atatürk Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hamza Gündoğdu ve Doç. Dr. Cengiz Alyılmaz, İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Oktay Belli, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden Doç. Dr. Hicabi Kırlangıç ve Kars Müze Müdürü Necmettin Alp katılmış, toplantıya katılamayan Prof. Dr. Enver Konukçu'nun raporunu da Prof. Dr. Hamza Gündoğdu okumuştur.
Nedir O Düzenleme?
Toplantıdaki değerlendirmelerin ardından şu açıklama yapılmıştır: “Ermeni, Gürcü, Arap, Fars, Selçuklu ve Osmanlı dönemi yazılı kaynakları ile diğer batılı kaynaklarda söz konusu yer adının "Ani" şeklinde yazıldığı, bu ismin bölge halkı tarafından "Anı" olarak kullanıldığı, Tonyukuk Yazıtı'nda da ırmak ve yer adı olarak "Anı sub" adının geçtiği tespit edilmiştir.
“Birçok kültür ve medeniyetin buluşma ve kaynaşma noktası olan "Ani Örenyeri" üzerinde yapılan ve devam eden çalışmalarda, bilim adamlarının "Ani" / "Anı" kelimesini kullanmakta özgür oldukları ve bu konuda resmi bir düzenlemeye gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.”
Kültür Bakanlığı sitesinde halen belirtildiği gibi Ani yazılıdır.
[https://basin.ktb.gov.tr/TR-231980/bakan-ersoy-ani-oren-yeri-6-aylik-kazi-programina-alina-.html]
Başka Ne Diyorum?
Tüm bu açıklamalara da büyük bir saygı duyarak konuya bir küçük katkı daha yapmak istiyorum. Ani’nin yazılı tarihinin Ermenilerden önce Urartulara dayandığını ve kentin adının da oradan geldiğini düşünüyorum. Zira bugünkü Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturan Arpaçay’ın diğer adı Akhuryan’dır. Akhuryan Urartu dilinde aşağıda belgesini sunacağım gibi bölgede olan bir yer adıdır. Akhuryan süreç içerisinde Akhuryani’ye dönüştüğünü sonra da başındaki “Akhury” ibaresinin kalkarak Ani olduğunu kitaplarımda yazıyorum. Açıklamak gerekirse: “Akhuryani”, “Akhuryani”, “Khuryani”, “Yani”, “Ani.”
Sonuç: Eşsiz Dünya Mirasına niçin Ani dediğimi yukarıda verdiğim örneklerle ifade etmeye çalıştım. Ani üzerine neler yaptığımdan kısaca söz ettim. Kars Kültür Müdürlüğünün yukarıdaki düzenlemelerden haberdar olup olmadığını bilmiyorum. Bakanlık düzenlemeleri çerçevesinde kamuoyuna bir açıklama yapması gerektiğine inanıyorum.
Ne üstleniyorum, Kimden Ne Bekliyorum?
1. Geldiğimiz noktada Sayın Oktay Aktaş, o erdemi benim için göstermese bile yukarıda adlarını saydığım Türkiye Tarihi’nin omurgasını oluşturan bu değerli bilginlerin muazzez ruhlarını incittiği için hiçbir tevile başvurmadan özür dilemesini bekliyorum
2. Türkiye açısından büyük önem taşıyan restorasyonu yapılacak Manuçehr Cami kitabesini bütün dünya bilim çevrelerinin bildiğinin tersine benim iddia ettiğim gibi Nicolai Khanikof’tan önce Eugène Boré’nin ya da bir başkasının okuduğunu ve bunun yayımladığını saptayan birisi varsa dipnotunu bildirmesi halinde Eylül 2020 üç aylık emekli maaşımı (10.000 TL) veriyorum.
3. Bu kitabenin ilk okumasının iddia ettiğim gibi Ani tarihi açısından “pek fazla önemi olmadığını” düşünen varsa açıklaması halinde Aralık 2020 üç aylık emekli maaşımı (10.000 TL) veriyorum.
2020 yılının sonuna kadar böyle birisi çıkmadığı takdirde “Kars’ın kültürel mirasına, turizmine ve kentin tanınırlığına yaptığım / yapacağım katkıdan dolayı;
1. Kars Turizm Otelciler ve Lokantacılar Derneği’nden
2. Kars Ticaret ve Sanayi Odası’ndan,
3. Türkiye Turist Rehberleri Birliği’nden
4. Kafkas Üniversitesi’nden
5. Kars Belediyesi’nden
6. Kars Valiliği’nden
7. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan birer ödül bekliyorum.
Ayrıca;
Restorasyondan önce Manuçehr Cami’nin Türkiye açısından önemini dünya gündemine taşıması için T.C. Cumhurbaşkanlığı’ndan ABD, İngiltere, Fransa’nın önde gelen gazetelerine;
Dünyada şu ana kadar benzeri görülmedik bir biçimde ve güvenle
“Bir dipnota $ 1.000.000”
Mottosuyla birer ilan verilmesini bekliyorum. Sonuçta böyle bir dipnot çıkarsa bu genelde Ani, özelde Manuçehr Cami literatürüne bir büyük katkı olur. Çıkmasa da Türkiye’nin bu kültür mirasının adı dünya gündemine taşınmış ve bizim iddiamızın doğruluğu kanıtlanmış olur.
Oktay Aktaş’ın “Anı İsmi ve Tarihi” başlıklı açıklamasında yer alan kaynakların kimilerinin isimleri, kimilerinin de içerikleri yanlış olup asgari bilgi düzeyinden uzaktır. Tartışmıyor sadece sunduklarının nasıl tahrif edildiğini göstermek için özgün belgeleri sunuyorum.
Ama önce Akhuryan’ın Urartu döneminde bir yer adı olduğuna ilişkin belgeyi sunayım.
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK