GÜNCELHaber Girişi : 05 Nisan 2018 15:15

Engellilik Sosyolojisi

Engellilik Sosyolojisi
Kafkas Haber Ajansı (KHA) Yazarı, Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak’ın, “Engellilik Sosyolojisi” yazısı:

Engellilik Sosyolojisi

KAFKAS HABER AJANSI

Kafkas Haber Ajansı (KHA) Yazarı, Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak’ın, “Engellilik Sosyolojisi” yazısı:

2011 Dünya Engellilik Raporu engelliliğin düşük gelirli ülkelerde yüksek gelirli ülkelere göre daha yaygın olduğunu belirtirken, özellikle kadınlarda ve yaşlı insanlarda engelliliğin daha yoğun olduğunu raporlamıştır. Ayrıca bu raporda düşük gelire sahip olan, çalışma yaşamının dışında kalan veya daha düşük eğitsel vasıflara sahip olan insanların daha yüksek engellilik riski taşıdığı da belirtilmiştir. Rapor sonuçları ülkeler arasında farklılıklara rağmen engellilik gerçeğinin hemen tüm toplumlar için geçerli olduğunu göstermektedir. Burada konunun ciddi bir bilimsel perspektiften ele alınması sorumluluğu ön plana çıkmakta ve bu sorumluluk çerçevesinde farklı disiplinlerde araştırmalar yapmanın ve yapılan araştırma sonuçlarının politikalar ve startejiler geliştirmede ön ayak olmasının altını çizmek gerekmektedir. Şüphesiz bu sorumluluk altında geliştirilecek çalışmalarda sosyal bilimlerin özellikle sosyolojinin ağırlıklı etkisini unutmamak gerekir. Türkiye için engelli bireylerin durumunun dolayısıyla engellilik gerçekliğinin sosyolojik yönüyle incelenmesinin, Türkiye’deki engelli bireylerin sistemli mücadelelerinde ve haklarını ön plana çıkararak ayrımcı ya da dışarıda bırakan bakış açısından sıyrılmada önemli etkisi olacaktır. Sosyolojik araştırmalar engeli olan ve olmayanları biraraya getiren politikalar üretilmesi için önemli ve gereklidir. Engelli bireye karşı ya da engelliliğe karşı güçlü olmaktan öte engelli (!) topluma karşı olma ya da toplumun engelliliğine karşı güçlü olmak çabası pekiştirilecektir. Burada önemli olan Türkiye’de bu alandaki ‘yetersiz’ yapılanmanın farkına varılması ve bunun giderilmesi yönünde çalışmalara hız kazandırılmasıdır. 2000’li yıllarda-özellikle Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine girme girişimleriyle-Türkiye’de engelli bireylere ilişkin olarak geliştirilen politikalar daha ciddi kurumsallaşma ile ele alınmaya başlamıştır. Engellilik konusunda mevcut yetersiz altyapı ve kurumlaşmayı orta ve uzun vadede gidermek amacıyla, öncelikle engellilerin sosyal hakları ‘insan hakları’ çerçevesinde daha dikkate değer bulunmaya başlanmış ve bu çerçevede sivil inisiyatife, engelli dostu sosyal politikaya önem veren bir gelişme çizgisinde yer alınmaya başlanmıştır.

Türkiye’de engellilik sosyolojisi çalışmaları da kendini göstermeye başlamış ve akademik bir ilgiyle özellikle üniversitelerin programlarına alınmaya başlanmıştır. Türkiye’de ciddi bir nüfus oranına sahip olan engelli bireylerin (yaklaşık nüfusun ’si kabul ediliyor) haklarına, sorunlarına ve çözüm stratejilerine ilişkin önemli adımlar sosyal söylemin benimsenmesiyle sağlamlaşacaktır. Bu noktada engellilik olgusuna sosyolojik perspektifle bakmak önemlidir. Engellilik konusunda olanı olduğu gibi yansıtan ve bu yansımalar üzerine açıklamalar ve çözümler getiren sosyal bilimlerin desteğine özellikle sosyolojinin desteğine ihtiyaç vardır. Engellilik sosyolojisi, engeli olan bireyin toplumsal yaşama katılımında, çevresel ve sosyal engeller / engellemeler üzerinde durur. Engellilik sosyolojisi engel durumu ile engellenme arasındaki farkı analiz eder ve insanlar arasında beden ve zihne ilişkin bio-fiziksel farklılıkların, zaman içinde / belki de hemen toplumun bu insanların ihtiyaçlarını karşılamadaki başarısızlığı sonucu ‘engelliliğe’ dönüşümünü önemle vurgular. Şu bir gerçektir ki, Barnes’in de belirttiği gibi, ‘sakatlık’ önemlidir; ancak insan bedeninin görünen yönlerine odaklanarak geliştirilen politikalar ve stratejiler şüphesiz onları ‘beceriksiz’, ‘yetersiz’ bağlamda tanımlamanın / görmenin bir göstergesidir. Son dönemde artık engellilik sosyolojisi araştırmalarında sergilenmeye başlandığı gibi -ki Türkiye’deki engellilik sosyolojisi araştırmalarında da benzer bir çaba bulunmaktadır-, engellilik söylemi ‘engelli insanlara önem verilme ve onlara yetki verilme’ noktasında ağırlık kazanmaya başlamıştır. Yeni engellilik çalışmalarında, engelli insanlar dışlandıkları ancak içinde problemlerle de karşı karşıya kaldıkları bir sosyal, kültürel, politik ve entelektüel dünyanın parçası olarak görülmektedirler. Sosyolojinin ürettiği bilimsel bilgi bu dışlamayı doğrulamakta ve bu dışlanmanın desteklendiği

Türkiye’de Yeni Engellilik alanındaki yeni sosyolojik bilgi, engelli bireylere yönelik ‘baskının’ anlaşılmasını yeni noktalarıyla tartışılmasını ve baskılanmanın yarattığı durumların objektif ve güvenilir şekilde yeniden değerlendirilmesini kapsamaktadır. Engellilik, engeli olan insanı göz ardı eden ya da çok az göz önünde bulunduran ve bu insanları ‘normal’ faaliyetlerinden dışlayan bir toplumun neden olduğu dezavantajlı kısıtlayıcı durumdur. Dolayısıyla engellilik ırkçılık, cinsiyetçilik gibi bir ayrımcılığı ifade eder ve bir sosyal baskının varlığını gösterir. Engellilik sosyolojisi engelli bireyin sosyal ilişkilerini ‘sosyal baskı’ kavramı üzerinden ele alırken, bu durumu engelli bireylerin toplumda ‘normalleştirilme’ çabasıyla birlikte tarihsel görmeye çalışır. Bu süreci incelerken engellilik sosyolojisi ya dışarıda bırakılan ya da ‘normalliği’ beceremeyen olarak göz ardı edilen engelli bireyin sosyal ve kültürel konumu ve tanımlanmasıyla ilgilenir. Son olarak Batıda hakettiği önemin farkına varıldığı, Türkiye’de ise bunun için küçümsenmeyecek çabaların sergilendiği ‘engellilik sosyolojisi’ alanının ‘engel durumunun’ değil, ‘engellenmişliğin’ ya da ‘sosyal engellenmenin’ ortadan kaldırılmasını hedeflediğini bir kez daha belirtmek gerekmektedir. Engelli bireyin yaşamının her alanındaki her türlü ayrımcılığın ve dışarıda bırakılmanın önüne geçilmesinde şüphesiz sosyolojik bilginin ışığında geliştirilecek politikalar yer almaktadır. Engellilik sosyolojisi Türkiye’de engelli bireylerin vatandaş olarak hak ve sorumluluklarını yeniden tartışmak gerekliliğini bilimsel veriler ışığında gündeme getirmekte ve engelli bireylerin hakları üzerinden gerçekleştirilecek her tür yapılanmada konunun asıl aktörleri olan ‘engelli bireylerin’ aktif rolünü ön plana çıkarmaktadır. Engellilik sosyolojisi dışlanmaya, izolasyona, ayrımcılığa uğramaya, ötekileştirilmeye ve marjinalleştirilmeye karşı sistemli mücadelelelerin geliştirilmesinde ve sadece engelli bireyleri değil, toplumdaki diğer tüm dezavantajlı grupları anlamada ve açıklamada önemli bir destek alanıdır.

(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.