Kafkas Haber Ajansı (KHA) Yazarı Dolunay Derneği Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak’ın, “Engellinin Katılım Hakkı” yazısı:
Engellinin Katılım Hakkı
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Kafkas Haber Ajansı (KHA) Yazarı Dolunay Derneği Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak’ın, “Engellinin Katılım Hakkı” yazısı:
Engelli bireylerin hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik politikaların oluşturulmasında, alınmasında ve uygulanmasındaki en büyük eksiklik, karar alıcı ve uygulayıcı konumda olan mekanizmaların içerisinde engelli bireylerin olmamasıdır. Ve bu mekanizmaların içerisinde bulunanların büyük çoğunluğunun önceliğinin " engelli bireyler" olmamasıdır.
Engelli bireylere yönelik politikaların oluşturulmasında karar alma süreçlerine engelli bireylerin aktif ve etkin katılmaları zordur. Toplumun engelliler ile ilgili önyargıları henüz yıkılmış değildir. Ne yazık ki önyargıların yıkılmasına yönelik çalışmalar henüz istendiği sonucu vermekten uzaktır. Engelli birey hala yardım edilmesi ve korunması gereken varlıklar olarak görülmektedir. Bu bakış da engelli bireyin haklarının güçlendirilmesi ve korunması önünde büyük bir engeldir. Diğer bir engel ise engellilere yönelik küçültücü bir dilin ne yazık ki hala işlevliğini sürdürmesidir. İnsan hakları temelli bir dil oluşturulamamıştır.
Bu yazıda engelli bireylerin karar alma süreçlerine etkin katılımı BM Engellilerin Haklarına İlişkin sözleşme kapsamında değerlendirilerek ve engelli bireyin kaderini tayin etme hakkını kullanmasına öncelik olmaktır.
BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmesi
BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme 21. yy1 ilk insan hakları sözleşmesi olarak da kabul edilmektedir. BMEHS2 giriş bölümü a) paragrafı “Birleşmiş Milletler Şartı’nda ilan edilmiş olan ve insanlık ailesinin tüm mensuplarının doğuştan sahip oldukları onuru, değeri, eşit ve devredilmez hakları dünyada özgürlüğün, adalet ve barışın temeli olarak kabul eden ilkeleri anımsayarak” diyerek, yaptığı girişle Sözleşmenin dayanak alanını genişletmekte ve yine Sözleşmenin d) paragrafı “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’yi, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’yi, Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’yi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme’yi, İşkence ve Diğer İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’yi, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ve Uluslararası Göçmen İşçilerin ve Aile Bireylerinin Korunması Sözleşmesi’ni akılda tutarak“. diyerek, temel hak ve özgürlükleri koruyan insan hakları sözleşmelerine atıf yaparak, engelli bireyin insan haklarının korunmasına daha güçlü bir yapı kazandırmıştır. Ayrıca Sözleşme’nin k) paragrafı engellinin insan haklarının korunması için çeşitli mekanizmaların olmasına rağmen, engelli bireylerin topluma eşit bireyler olarak katılmaları önündeki engellere dikkat çekmekte ve engelli bireylerin hak ihlallerine uğradığına dair bir gerçekliği de kabul etmektedir. İnsan hakları kapsamında engelli bireyin güçlendirilmesi önemli bir tezdir. Engelli bireyin kendi bedeni ve kaderi üzerinde söz sahibi olması, engellilere yönelik oluşturulacak politikalarda ve karar süreçlerine etkin katılması, toplumun diğer kesimleri ile eşit ilişki kurmasını ve eşit yurttaş olmalarını sağlayacaktır.
BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmenin başlangıç bölümü; n) “Kendi seçimlerini yapma özgürlüğü dahil olmak üzere engellilerin bireysel özerkliğinin ve bağımsızlığının önemini kabul ederek”, ve (o) “Engellilerin kendilerini doğrudan ilgilendiren ve diğer politika ve programların karar alma süreçlerine etkin olarak katılabilmeleri gerektiğini dikkate alarak" diyerek engelli bireylerin karar alma süreçlerine etkin katılımına vurgu yapmaktadır. Bu söylemden de yola çıkarak şunu söyleyebiliriz, engelliler ile ilgili politikaların oluşturulması ve uygulanmasının tek başına sistemin demokratik olduğu ve hak temelli işlediği anlamına gelmediğini, eğer engelli bireyler çözüm ve karar alma süreçlerine engelsiz katılabiliyor ve politikaların oluşmasına etki edebiliyorlarsa işte ozaman sistemin katılımcı anlamda demokratik bir sistem olduğundan söz edebiliriz. Engelliler için değil engelliler ile birlikte alınan kararların demokratik bir yöntem olduğu kuşkusuz su götürmez bir gerçektir.
BMEHS s) Engellilerin insan temel hak ve özgürlüklerinden tam yararlanmasını teşvike yönelik çabalara cinsiyet eşitliği perspektifinin de eklenmesi gerektiğini vurgulayarak” aynı zamanda karar alma süreçlerinde cinsiyet eşitliğine vurgu yapmaktadır. BMEHS en önemli ve diğer insan hakları sözleşmelerinden ayrılan tarafı, BMEHS Madde 34- Engelli Hakları Komitesi paragraf 4) “Komite üyeleri Taraf Devletlerce seçilir. Taraf Devletler komite üyelerinin seçiminde eşit coğrafi dağılım, farklı medeniyetlerin ve yasal sistemlerin temsil edilmesi, kadın-erkek temsilinin dengeli olması ve engelli uzmanların katılımı hususlarını dikkate alır”. demektedir.Komitenin oluşturulmasında coğrafi dağılım ve farklı kültürlere vurgu yapmasının yanı sıra “kadın-erkek” eşitliğine vurgu yapması, BMEHS’ni diğer insan hakları sözleşmeleri içerisinde önemli ve farklı bir yere oturtmakta ve karar mekanizmalarının oluşumunda cinsiyet eşitliğine yer veren ilk sözleşme olması özelliğide kazandırmaktadır. Komitenin oluşturulması bakımından cinsiyet eşitliği temeline dayanması aynı zamanda “insan hakları”nın geliştirilmesi ve güçlendirilmesi bakımından gelinen noktayı da göstermesi bakımından önemlidir.
BMEHS Madde 7 çocukların kendilerini etkileyen her konuda eşit ve özgürce ifade etmesinin bir hak olduğunu söylemektedir.
BMEHS Madde 4- Genel Yükümlülükler maddesi paragraf 3. “Taraf Devletler, bu Sözleşme’yi yürürlüğe koyacak yasaların ve politikaların gelişimi ve uygulanmasında ve engellilere ilişkin diğer karar alma süreçlerinde, engelli çocuklar dahil engellilere onları temsil eden örgütler aracılığıyla sık sık danışacaklar ve onları etkin bir şekilde sürece dahil edeceklerdir". demektedir. Burdan anlaşılacağı gibi, önemli olan tek başına engelliler ile ilgili politikaların oluşturulması değil, engelliler ve onların temsilcileri ile işbirliği içerisinde politikaların oluşturulmasıdır. Mevcut Sözleşmeler çerçevesinde İnsan hakları alanında elde edilen kazanımlar itibariyle gelinen noktada; ben yaptım oldu "paternalist" anlayışın yerine, engellilerin "kaderini tayin" hakkı ön plana çıkarılmalıdır. Bu söylemin pratikte tam karşılığını bulduğunu söylemek ne yazık ki zordur.
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK