Gönül Gözünüzü Kapatmayın KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Gönül Gözünüzü Kapatmayın
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Kars Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı Faruk Ocak’ın, “Gönül Gözünüzü Kapatmayın” yazısı:
Bir ırmak misali taşacağımız sırada, önümüze bent olan engelleri neden
silip süpürmüyoruz?
Ben, şahsen ayağıma takılan bir taşın yahut kazılan bir kuyunun engel
olduğunu düşünmüyorum.
Asıl önümüze engellileri hiçbir işe yaramaz hale getirmeye çalışan
insanların, önümüzden çekilmeyen duvarlar olduğunu, okurlarıma anlatmak
istiyorum.
Neden bu kanaate vardığıma gelince de sizlerle paylaşmakta hiçbir sakınca
görmüyorum.
İnsanların şu iki şeyi ayırt etmek işlerine gelmiyor.
Çalışan azmi ile bir yere gelmek için çabalayan engellilere, bir un çuvalı
misali oldukları yerde kalan engellilere aynı gözle bakmak, onların daha
kolayına geliyor.
Hayır kardeşim! Ben, şahsen bu bakış açısı ile bizleri hiçe saymalarını
kabul etmiyorum.
Ben, emek verip bir yerlere gelmek için uğraşlar vereceğim, diğer engellilere
bırakıldığı yerde her şey beleşten gelsin düşüncesi ile insanlara ağam
sensin paşam sensin, diye dalkavukluklar yaparak hayatını sürdürme
yolunda yürümeye devam edecek. Bu benim gözümde kabullenilecek bir şey
değildir ve olmayacaktır.
Eğer ben bunu kabullenir, sen haklısın kardeşim diyerek karşımdaki
insanların gereksiz tavırlarını onaylarsam vermekte olduğum emeği, bir
çırpıda silip süpürmüş olurum.
Bu da demek oluyor ki düşüncelerimin, o şahısların düşüncelerinden hiçbir
farkı kalmayacaktır.
Ben insanlardan şunu istiyorum: Biz emek veren engellileri, diğer vasat
engellilerden ayırarak hayata bir şeyler katmak için çabaladığımızı, göz
ardı etmeyin; önümüze bent olmak yerine yanımızda olup engellilerin
nerelerde neler başarabileceğini herkese göstermemiz için yardımcı
olun.
Bir arkadaşımla her zaman bu konuda muhabbetler yapıyoruz, insanların
engellilere karşı nasıl ne şekilde baktıklarını konuşuyoruz ve hakkımızda
hiç de olumlu düşüncelere sahip olduklarını düşünmüyoruz.
Bizimde görüşlerimizde yanılmadığımızı, konuşmalarımızda
yaşadıklarımızı birbirimizle paylaşarak anlıyoruz.
Bir örneklendirme yaparak sizlere yanılmadığımızı anlatmak istiyorum.
Geliyor bir şahıs, bir engelli kardeşimize şu soruyu yöneltiyor.
Sen, rüya görüyor musun?
Düşünmüyor ki biz hayatı nasıl yaşıyorsak bu adamda aynı şekilde yaşıyor.
Tek farkı gözlerinin görmemesi veya hayatı onun gibi algılayamaması.
Sonrada soru yöneltilen engelli kardeşimiz karşısındaki şahısa ters bir
cevap verdiği zaman muhatabı tarafından etrafındakilere insanlıktan
bihaber görgüsüz bir kimse olarak tanımlanıyor.
Burada hemen suçlu konumuna düşürülüyor, aklına getirmesi lazım gelen
gerçekle yüzleşmek istemiyor.
Bu gerçeği de diğer yazılarımda sizlere defalarca anlattım ama bir daha
bahsetmekten kaçınmayı düşünmüyorum.
İnsanlar, gönül gözlerini bir türlü açık tutmak istemiyorlar etrafına
her daim beden gözleri ile bakmayı tercih ediyorlar.
Fakat düşünmüyorlar ki beden gözlerinin görmekte olduğu sahte
güzellikler hayatımızda hiçbir anlam ifade etmiyor.
Ben ,her zaman karşımdaki insanlara arkadaşlarıma şunu söylüyorum: Sakatlık benim için bir engel olmamıştır, aksine önüme aydınlatması için
sönmemecesine yakılan bir ışıktır.
Genellikle şu cevabı almışımdır: Karşımdaki insanlardan bu şekilde
düşünebiliyorsan ne mutlu sana. Bu cevapta beni mutlu ediyor.
Azmi ile emeği ile bir yerlere gelmek için uğraşlar veren, hayatlarında
bir çok şeyden feragat eden körleri, adam yerine koymayan insanlara bu
yazımla sesleniyorum.
Düşünün ki hayat iki tane beden gözünden ibaret değildir.
Hayatın beden gözlerinden ibaret olduğu fikri ile hareket etmeye devam
ederseniz kapılmış olduğunuz cehalet selinde boğulmaktan kurtuluşunuz
olmayacaktır.
Birde etrafınıza bakarken kendi gözlerinizi açık tutarak bakın ki o
adam yerine koymadığınız körlerin, insanlık için nasıl çabaladığını göz
ardı etmeyin.
Kasaya konulan meyveler içerisindeki birkaç çürük meyve yüzünden bütün
meyvelerin çürük olduğu fikrini beyninizden silip süpürün.
Ben, her zaman içimizdeki çürük meyveleri temizleme taraftarı oldum ve
içimizde o şahısların yer almasının yanlışlığı inancı ile hareket
etmişimdir.
Çünkü bu çürük meyveler bizimde çürümemizde en önemli sebep olmuştur.
İnsanların üzerimizdeki manasız bakışları ile bu yüzden vedalaşmamız
kolay olmayacaktır.
İnsanlar, şu yeteneklerini geliştirsinler ve meyve seçimi yaparken
birkaç çürük meyve yüzünden kasadaki bütün meyveleri zan altında
bırakmamaları gerektiğini öğrensinler.
Vermiş olduğum bu meyve örneğinden anlaşılmalıdır ki körlere karşı bakış
açılarını değiştirmeleri gerekmektedir.
Taşmamamız için önümüze bent olan engellerin yok edilmesinde
başarılarımızı görmezden gelenlere de önemli bir görev düşmektedir.
İnsanların akıllarından çıkarmamaları gereken en önemli şeylerden bir
tanesi de bu hayatta körlerinde istedikleri anda başarıdan başarıya
koşarak hedeflerine ulaşabilecekleridir.
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK