Karabağ’a girebilir miyiz? KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Karabağ’a girebilir miyiz?
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy’un, “Karabağ’a girebilir miyiz…” yazısı:
Ermenistan-Azerbaycan savaşının ilk haftası...
Aslına bakarsanız ilk haftası da denemez çünkü anlaşmazlık uzun süreden beri sürüyor…
Ermeniler, 1990 sonrası Rus ağır silahlarının desteğiyle Nahcivan’a saldırmış, sonra Karabağ bölgesindeki Hocalı, Hankendi, Fuzuli, Suşa, Ağdam, Kelbecer ve diğer şehirlere de saldırarak hem işgal ediyor ve hem de savunmasız ahaliyi katlediyordu…
Karabağ’daki Ermeni zulmünden kaçan ‘Kaçkınlar’ın sayısı bu gün 1 milyonun üzerinde ve her türlü yenilikten uzak yaşıyorlar…
Aslında bu Ermenilerin ilk insanlık suçu değildi…
Anadolu’da Ermeni çetelerin işlediği buna benzer çok suç var… Hepsi bu gün Bilim İnsanlarının titiz çalışması sonucu ortaya çıkıyor…
Bu anlamda Doğu Anadolu’da yaşayıp da ailesinin bir ferdini Ermeni çetelelerinin saldırısı sonucu kaybetmeyen fert yok gibidir…
Bu durum Anadolu’nun güneyi için de geçerlidir…
11 Mart 1918 günü Ilıca’dan Erzurum’a doğru hareket Kâzım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu’nun askerleri Alaca’da, Tepeköy’de ve yol boyunca yaşanan vahşeti görünce göz yaşlarını tutamazlar…
Kâzım Karabekir, o günleri anlatan anılarında ‘…Ilıca ile Erzurum arası adeta bir kasap dükkanı görünümündeydi…’ diye yazıyor…
*
O kötü günlerin üzerinden yaklaşık 100, işgâlin üzerinden 30 yıl geçti…
Bu süre içinde Türkiye, Azerbaycan Ordusunu modernize etti, eğitti ve silah yardımıyla destekledi… Artık Azerbaycan, 30 yıl önce Ruslar’ın verdiği hafif silahlarla katliama karşı koymaya çalışan ülke değil… Modern orduya sahip, ağır silahlarla donatılmış petrol ve doğal gaz zengini bir ülke…
Peki bu kadar yıl neden bekledi…
Çünkü Azerbaycan Türkleri sorunun diplomatik yollarla masa başında ve uluslararası hukuk kuralları içinde çözümünden yanaydı…
Geldiğimiz nokta şudur…
Uluslararası hukuk rafa kaldırılmış, diplomasi hiçe sayılmış, akıl ve sağ duyu bir kenara itilmiş; Ermenistan’da dış güç ve diaspora zorbalığı galip gelmiştir…
Kaldı ki akıl ve sağduyu sahibi ve Ermeni Devrimci Federasyonu Partisinden seçilen Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovannes Kaçaznuni, bir yıl süren Başbakanlığı sonunda Parti kongresine sunduğu uzun bildirisinde, 1915 olaylarını değerlendirerek; ‘Tehcirde suçlu bizdik… Osmanlı yalnızca kendini korudu…’ diyor.
KARABAĞ’A GİREBİLİR MİYİZ…
30 yıldan beri işgal altında olan ve 1 milyonun üzerinde mültecisi buluna Karabağ’a elbette girmek isteriz ama dünya bunu seyreder mi bilemem…
Bir defa Ermenistan Karabağ’a Ruslar’dan aldığı ağır silah desteğinde girdi ve orada tutunuyor. Ermenistan, Rusya’nın Kafkaslardaki arka bahçesi konumunda ve Rusya’nın Ermenistan’da hatırı sayılır bir askeri varlığı bulunuyor…
Ayrıca Ermenistan sınırlarını Ruslar koruyor.
Bu açıdan bakıldığında Rusya’nın ‘Buyurun geçin…’ diyeceğini sanmıyorum.
Kaldı ki Ermenistan, 2002’de kurulan ve sonra Gürcistan, Azerbaycan ve Özbekistan’ın üyelikten çekildiği Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün de üyesi…
Bu açıdan bakıldığında Rusya, Ermenistan’a daha hızlı ve etkin silahlı bir destek sunabilir…
*
Azerbaycan Ordusunun Ermeni saldırılarına karşı koyması karşısında sessizliğini koruyan Kremlin,dün bir açıklama yaparak; ‘Çatışmalar derhal durmalı, diyalog kapısı açılmalı, çatışma yerini diplomasiye bırakmalı…’dedi.
Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, Dağlık Karabağ'da yaşanan çatışmalarla ilgili Türkiye ile temas halinde olduklarını sözlerine ekledi.
*
Türkiye; İktidarıyla, Muhalefetiyle tam bir bütünlük gösteriyor. Nitekim Cumhurbaşkanımız, Azerbaycan’a bir kez daha tam desteğini yinelerken; Gazi Meclis’e de teşekkürlerini iletti…
Ne olursa olsun bilinmeli ki haklı davalarında Can Kardeşlerimizin sonuna kadar yanındayız…
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK