Kırk Kapılı Şehir Ani
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Taşkesenligil’in, “Kırk Kapılı Şehir Ani” yazısı:
ANİ BİR DÜNYADIR ANCAK DÜNYA BİR ANİ DEĞİLDİR
Ani Antik Kenti, 16. yüzyıla kadar yaklaşık 3600 yıl boyunca Anadolu’nun en zengin ve en üstün nitelikte mimari eserlerle donatılmış yerleşim yerlerinden birisidir. 9. ve 14. yüzyılları arasında Orta Çağ’ın en önemli ticaret merkezlerinden birisi olmuştur. Ani’de az ya da çok hüküm süren devletler sırasıyla Bizans, Selçuklu, Gürcü, Harzemşah, Moğol, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu, son olarak da Osmanlı devletidir. Tarihte “1001 Kilise”, “40 Kapılı Şehir”, “Medeniyetler Beşiği” gibi isimlerle anılan Ani Antik Kenti; Arpaçay ırmağının yanı başındaki “Kızlar Manastırı”, “İpek Yolu Köprüsü”, “Meryem Ana Katedrali”, “Selçuklu Camisi”, “Selçuklu Sarayı”, “Tigran Hones Kilisesi” M.Ö. 3000’li yıllardan mağara yerleşimleri ve en önemlisi de iyi korunmuş şehir surları ile Türkiye’nin en iyi kültür miraslarından biridir.
Birçok uygarlık ve medeniyete ev sahipliği yapmış bu gizemli şehirde pek çok önemli eser bulunmaktadır. Bunlardan biri Meryem Ana Katedralidir. Selçuklular şehri fethedince Sultan Alparslan tarafından 1064 yılında bu Katedrali’n adı Fethiye Camisi olarak değiştirilmiş ve burada ilk Cuma namazı kılınmıştır. İkinci önemli eser Ebul Manuçehr Camisi’ dir. Büyük Selçuklu Devleti döneminde 1071 - 1072 yılında yapılan cami, Anadolu'daki İlk Türk Camisi" olarak kabul edilmektedir.
Bu görkemli kentte, Arpaçay nehrinin üzerinde bir tarihi köprü bulunmaktadır. Bu köprü tarihi ipek yolu köprüsüdür. Tarihi köprüyle ilgili ilginç bilgi M.S. 9. yüzyılda ili katlı olarak inşa edilmiş olmasıdır. Köprünün zemin katı kervan geçişleri için, üst katı ise yaya ve asker geçişleri için kullanılmıştır. Köprünün gövdesi yıkılmış Arpaçay nehrinin iki tarafında bulunan ayakları kalmıştır. Köprünün diğer tarafında Ermeni taş ocakları yer almaktadır. Bu taş ocaklarında patlatılan dinamitler maalesef bu tarihi yapıya zarar vermiştir. Kentin giriş kapısından girince sağ tarafta bulunan mağaralar görüntü itibariyle Hasankeyf’teki mağaraları andırmaktadır. Bostanlar Deresi mağaraları olarak adlandırılan bu mağaraların içerisinde kuş evleri ve hayvan barınakları bulunmaktadır.
Türkiye Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehri Vadisinin batı yanında bulunan kilise, Genç Kızlar Kilisesidir. Mimari yapısı ve süslemeleri dikkate alındığında 13. yy.'ın özelliğini taşıyan kilise, silindirik bir yapıya sahiptir ve üzerindeki kubbe, çadır biçimindedir. Türkiye Ermenistan sınırının en uç noktasında Arpaçay Nehrinin aktığı derin vadi üzerindeki sarp kayalıklar üzerine kurulan diğer bir kilise Rahibeler Kilisesi’dir. Bu kilisenin yapım tarihi kesin olmamakla birlikte 10. yy sonlarında yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayakta kalmayı başarmış diğer bir önemli eser, Selçuklu Sarayıdır. Selçuklu taş ustalığının güzel bir örneği olan bu eserin 12. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Bu muhteşem sarayın 1064 yılında Selçukluların Ani'yi fethinden sonra Ebu’l Menuçehr Bey tarafından şehirde başlatılan imar çalışmaları sırasında yapılmış olabileceği tahmin edilmektedir. Bu şaheser üç katlıdır. Ancak binanın üçüncü katı ahşap olduğundan dolayı yıkılmış, günümüze zemin katla bodrum katı ulaşmıştır. Özellikle sarayın girişini oluşturan kapı Selçuklu mimarisinin en güzel taş işçiliğini sergileyen yıldız motiflerden oluşmuştur
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK