Köyüne dönen gurbetçinin başarı öyküsü KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Köyüne dönen gurbetçinin başarı öyküsü
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Kars’ın Akyaka ilçesinin İncedere köyünde süt ve süt ürünlerinin para etmemesi mahsullerden umduğunu bulamayınca İstanbul’a göç ederek dekorasyon işinde çalıştıktan sonra şehir hayatından bunalıp 7 yıl önce köyüne dönen 33 yaşındaki Recep Yılmaz’ın başarı hikayesi.
Recep Yılmaz vatani görevini tamamladıktan sonra 22 yaşında İstanbul’a gitti. 4 yıl kaldığı İstanbul’da dekorasyon işine atıldı. Sürekli rüyalarına giren köyüne geri dönmek istese de şartlar el vermedi. Büyük şehrin kalabalık ve gürültüsünden bunaldığında ara ara köyünü ziyarete gitti. Her gittiğinde de planlar kurup köyünde üretim yapmak istedi. Bir türlü tam karar veremediğinden İstanbul’a gidip geldi.
Çocukluğu ve gençliğinin geçtiği köyüne olan özlemi ve üretim yapma hevesi bir gün gerçeğe dönüşmeliydi. “Hayalim köyümde üretmekti” diyen Recep Yılmaz, “Vatani görevimi tamamladıktan sonra köyüme geldim fakat iş imkanı yoktu. Ürünlerimiz para etmiyordu. Arazimiz vardı emeklerimiz boşa gidiyordu bir gelecek göremiyordum. Doğu illerinden genelde büyük şehirlerde çalışmaya gidiyorlar. Bende gittim ve dekorasyonculuk mesleğine atıldım. Yıllarca orada çalıştım ama umduğumu bulamadım. İstanbul gittikçe kalabalıklaştı ve adeta yaşanamaz hale geldi. Köyümü, çiftçiliği, hayvancılığı çok seviyorum. Bu benim içimde uhde kalmıştı.” dedi.
2015 yılında aldığı kararla köyüne geri dönen Recep Yılmaz, “İstanbul’da artık bunalmıştım ve köyüme dönme kararı aldım. Sonunda içimdeki sese kulak verdim ve bu dönüşü gerçekleştirdim. Köye gelir gelmez bir traktör alarak işe koyuldum. Biraz birikmişlerimiz vardı, arazimizde bol çok şükür. Bizde hemen işe koyularak tarlalarımızı ekmeye başladık. Bir yandan da hayvancılık yapmaya başladık. İşte bu güzel köy hayatının bize kattığı enerjiyle 7 yıldır buradayım. Hayatımdan da gayet memnunum. Şimdi çeşitli buğday çeşitleri, arpalar ekiyoruz. Denenmemiş ürünleri deniyoruz. Yani burada herkese örnek olsun diye herkes görsün diye artık bizde denenmemiş ürünleri ekerek başarı elde ettik. Çünkü buralar Iğdır ovası gibi verimli topraklardır. Bizimde verimli topraklarımız var. O yüzden bol çeşitli bitkileri ekiyoruz. Bu şekilde de devam ediyoruz. Çok şükür verim de alıyoruz. Her yıl üzerine katarak ekime devam edeceğiz. Her sene katlaya katlaya artıracağız inşallah. Yaklaşık 600 dönüm ekili arazim var. Bu şekilde üretmeye devam ediyoruz açıkçası başarıyı elde ettikten sonra diğer çiftçilere öneriyorum. Köylülerimize, tanıdıklarımıza sürekli öneriyorum. Eskiden buğdaylardan, arpalardan verim alamıyorduk. Ama şimdi geliştire geliştire her sene üstüne kata kata devam ediyoruz. Köyde babamla birlikteyim. Köyde şu anda annem, babam ve ben varım.” şeklinde konuştu.
Recep Yılmaz daha sonra şunları söyledi:
“Küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarımıza da bakıyorum. Köy hayatı olduğu için kaz, tavuk, hindi yani kümes h0ayvanlarını da besliyorum. Evimizin bahçesinde yöreye uygun meyvvelerimizde var. Şu an ahırımızda inek besliyoruz ve çünkü süt üretimi de yapıyoruz. Bir yandan koyun kuzu üretimi yapıyoruz diğer yandan da tarım ürünlerimizi geliştiriyoruz. 200 küçükbaş hayvanım, 30 büyükbaş hayvanım var. Tek olduğum için fazla çoğaltamıyorum. Bir de çiftçiliğe daha çok ağırlık verdiğimden şu an bu şekilde devam ediyorum. Köyümde olmaktan, üretip kazanmaktan çok mutluyum. Vallahi 7 yılda bir kere stresten uzaklaştım, en başta bunu söyleyeyim. Stres diye bir şey yok burada. Yani İstanbul'da kalabalıklaştı biliyorsunuz orada çok stres var. Şimdi köyümde kendi işimi yapıyorum kimseden emir almıyorum, başımda bir patron yok. Yani istediğini yapabiliyorsun. Çalıştıkça, ürettikçe, başarıp kazandıkça daha da hırslanıyorum. Çeşitli ürünleri denemek ve başarı elde etmek beni mutlu ediyor. Ürettiğim buğdayı görmek çok güzel çünkü alacağın verimden, kazanacağın paradan çok kendini tatmin ediyorsun. Tabii ki ‘Ben ektim bunu. Ben başardım.’ Diyorsunuz. Bir yandan da hobim sütçülüktü onu da yapıyorum. İstanbul'da kaldığım sürede sürekli köyü düşünüyordum. ‘Ne zaman köyüme dönerim’ diye kendi kendime soruyordum. Arada bir köyüme gelip gidiyordum ve bakıyordum ki tarım para etmiyor. Bolluk vardı ama ürünler para etmiyordu. Ama köyüme 7 yıl önce son döndrüğümde daha da cesaretlendim. Özellikle son 2 dönemde hükümetin de vermiş olduğu destekler var. Tohumlar da değişiyor, verimli tohumlar da olunca sonucu görüyorsun. Son 3 sene öncesine kadar buğday eken yoktu artık buğdaydan bile umudunu kesmişti. Ama şu an buğdayın ne kadar önemli olduğunu bu pandemi döneminde daha iyi gördük. Buğdayın dünya tarımında bir numara olması lazımdı. Şu anda maşallah herkes ekiyor. Herkes de baka baka işte sen ekiyorsun o sana bakıyor ve o da hevesleniyor. Bu sene yağmur da bol yağınca hoşumuza gidiyor. Gördüğünüz gibi araziler müthiş. O yüzden bu şekilde devam ediyoruz. İyi ki gelmişim çok şükür. Köye döndüğüm için sürekli şükrediyorum.”
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Helal olsun ALLAH sana helal ve bol rızık versin amin Köy gibisi varmı En azından edep ve haya var