Mirasa Yolculuğun özeti KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Mirasa Yolculuğun özeti
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Araştırmacı Yazar Naim Tamyüksel’in “Mirasa Yolculuk” kitabının özeti:
Kars’ta geçen çocukluğumda Kışın patenlerle Doğum Evi’nin önünde kayardık. Yine Kars Çayında buzun üzerinde kızaklarla kayardık. Yaz Aylarında Özellikle bugünkü Masal Parkı eski adıyla Millet Bahçesi’nde çok doğal, çok güzel etkinlikler olurdu. Türküler, eğlencelerimiz, halk ozanlarımız, yerel sanatçılarımız sahne alırdı. Birde faytonlarımız vardı. Biz faytonla Halk Eğitimde tiyatroya gittik. Şimdi ise eskiKars‘ı arıyorum. Sinemalarımız vardı. Ben batıda şu ana kadar sinemaya gidemedim. Sinemaları Kars’ta gördüm. Okul dönemlerimizde o zamanlar sağ-sol davaları olmasına rağmen ister sağdan ister soldan olsun ekstradan koltuk altımızda ders kitaplarından hariç başka bir roman falan olmazsa birbirimize kızıyorduk. Kars’taki eski kent yaşamı kültürel davranışı, giyim kuşam, öyle diyebilirim İstanbul Beyoğlu’nda yoktu. Serhat şehrimiz gerçekten bölgesinde en modern şehirlerden biriydi. Halkı da bu modern şehrin yaşantısına ayak uydurmuş. Ancak 1980-1990 arası yapılan yoğun göç şehre büyük darbe vurmuştur.” 38 yıldır Kocaeli Darıca’da ikamet ediyorum ve yaz aylarında memleketim Kars’a giderek araştırmalar yapıp kitap yazmakla vakit geçiriyorum Bir yandan “Mirasa Yolculuk” isimli kitabın hazırlık çalışmasını yapıyor diğer yandan da mirasla ilgili vatandaşların görüşlerini almak ve daha önce çıkardığım kitapları tanıtmak için tarihi mekanlar önüne mini stant kuruyor tarihi turistik yerlerde vatandaşlarla daha sıcak bir bağ kurmak için tekerlekli pazar arabasına koyduğum kitapları cadde cadde, sokak sokak gezerek uygun mekan ve zamanda mini standı açarak tanıtıma başlıyordum. Kars ve çevresindeki insanların milli ve şahsi duyguları, şahsi ya da milli varlıklara nasıl baktıklarını araştırarak “Mirasa Yolculuk” isimli kitaba geçecek olan konulara dair bilgilerivatandaşlarla sohbet edip konuyla ilgili görüşlerini dinliyordum. Gazi Kars Bedesten bölgesindeki “Gazi Kars” yazısı önünde standımı kurdum Kafkas haber ajansından kendilerine teşekkürü borç bildiğim Sayın Bedir Altunok unda fark ederek Karslı yazarın mirasa yolculuk çalışması adı altında haberleştirdiği söyleşilerde vatandaşlara “Nereden geliyorsunuz? Kars'a yolculuğunuz sırasında nelere şahit oldunuz? Kars yolculuğunuzda size farklı gelen ne oldu? Soyut ve somut miraslar hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye'de sizi en çok etkileyen, en özel bulduğunuz yer neresidir ve neden orası? Türkiye'deki tarihi alanlar korunuyor mu? Bir örnek vermek gerekirse olumlu-olumsuz olarak neler söyleyebilirsiniz? Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Kars'ta neler gördünüz ve nasıl bir değerlendirme yapabilirsiniz?” ana başlıklarla soruyor, insanları ilgilendiren şahsi miras konularına değinerek görüşlerini alıyordum
HAKİKATEN KONUŞTUKÇA DENİZE AÇILIYOR GİBİ OLUYORUM
Kars’a geldim ve hemen sokağa çıkıp kale etrafında gelen turistlere, yerli vatandaşlarımıza sorularımı yöneltmeye başladım. Somut ve soyut mirasları çeşitli alanlara açabiliyoruz. Her konuşturduğum kişinin uğraştığı alanlara göre el sanatları olsun, kültürel sanatlar olsun ya da diğer şahsi konular üzerinde çalışmalar yapıyorum. Standı ise vatandaşın dikkatini çekmek için açıyorum. Böylelikle vatandaşlarımızla daha iyi kontak kurabiliyor ve böylelikle kitaplarımı da tanıtmış oluyordum. Vatandaşlarımızın ilgileri de son derece iyi. Vatandaşlarımızdan aldığımız bilgileri iyice değerlendirip kitaba yazabilme imkanıda buluyor olmak gerçekten güzel. Standımı da özellikle vatandaşların ve turistlerin bulunduğu tarihi mekanlar civarında açıyorum. Denizci olmam nedeni ile Hakikaten konuştukça denize açılıyor gibi oluyorum. Çok ufku geniş insanlarımız var. Ferdi olarak olumsuz değerlendirmeler olsa da bizler olumlu ve olumsuzları harmanlayıp en doğru olanı ömrüm yeterse vatandaşa aktarmaya çalışacağım
Darıca Karslıların sesi dergi çalışması, Önce atana sonra atına selam ver, Bir zamanların Gelinleri, Daha sonra 22 yazarla birlikte Kars bölgesinde gençliğimizde yaşamış olduğumuz olaylardan esinlenerek “Öykülerle Kars” isimli kitabı kaleme aldık. ‘’Pusula’’ isimli denizi ve denizciliği anlatan Dördüncü bir kitabım da şu anda hazırlanıyor henüz yayımlanmadı. Beşinci kitap olarak da şimdi hazırda araştırma yaptığım “Mirasa Yolculuk” isimli kitabım üzerine çalışıyorum. İnsanların milli ve şahsi duyguları, şahsi ya da milli varlıklara nasıl baktıklarını araştırarak kitaba geçeceğim.”
FAYTONLA SİNEMAYA GİTTİM
Her Ülkenin ve ülkeler içinde Bölgelerin değişen, o ülkeye ve bölgelere ait özellikleri yansıtan sanat, halk dansları, edebiyat, mimari, heykeltıraşlık, dil, gelenekler, inanışlar, giyim tarzı gibi unsurlar bir ülkenin değerlerini oluşturmaktadır ki bu bütüne "kültür" denilmektedir. Dünya üzerinde varlık gösteren bütün ülkeler kendilerine ait kültüre sahiptir ki bu kültür bir ülkeyi diğer ülkelerden ayırır, O'nu tek ve özel kılar. Türkiye’nin özellikle doğu bölgelerinin insanının birbirlerini yakından tanıyıp tanımamasına bakmadan yolda yürürken herhangi bir yere girerken selamlaşıp sıcak ilgi kurması Japonların tanışma ve vedalaşma sırasında öne doğru eğilmeleri gibi alışkanlıklar da hep kültür ile açıklanabilmektedir. Kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen her türlü eserler ile değerler bir ülkenin zenginliği olarak görüldüğünden ve gelecek kuşaklar için sahip çıkılması gerektiğine inanıldığından tüm bu değerler bütününe "Kültürel Miras" denilmiştir. Kültürel mirasın kapsamı geniştir ve somut kültürel miras ve somut olmayan kültürel miras olarak iki ayrı kategoride ele alınmaktadır. Somut kültürel miras; yapıları, tarihi mekanları ve anıtları içine alan ve gelecek nesle aktarılmak üzere korunması gereken eserlerdir. Bunların insanlığın düşünce ve eyleminin ortaya çıkardığı ortak hafızası olarak Arkeolojik, mimari, bilimsel-teknolojik eserler somut kültürel miras olarak düşünülmüşlerdir. Bunların müzelerde ya da camii, kilise gibi yapılarda sergilenmeye başlamasıyla koruma süreci de gündeme gelmiş, bu eserleri koruma amacıyla uzun yıllar öncesinde çalışmalar başlamıştır. Doğal kültürel miras da somut kültürel mirasın bir parçasıdır, bunlar genellikle turizm sektörü için cazibe merkezi olarak görülüp değerlendirilen alanlardır. Uzun yıllar öncesinden var olan ve tabii güzelliği ile insanlar için cazibe merkezi olan bu alanlar insanların doğayla baş başa kalmalarını ve eğlenmelerini, iyi vakit geçirmelerini temin eden mekanlardır. Kültürel niteliği olan doğa manzaraları, doğa ve insan emeğinin ortak çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunlar toplumların gelişimini ve yerleşim yerlerini zamanlar ötesine taşıyarak o toplumun fiziksel olarak ayakta kalmış ve doğal çevresini, sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerini resimleyen, günümüze o toplum hakkında bilgi veren alanlar olmuşlardır. Somut olmayan kültürel miras ise elle tutulamayan, gözle görülemeyen ancak bir toplumu var eden değerlerdir, bunlar; gelenekler, dil, inanışlar, müzik, şarkılar, danslar, gösteriler, tekerlemeler, hikayeler ve şiirler gibi unsurlardır. Somut olmayan kültürel mirasın korunması da toplumlar için önemli olmakla birlikte, bunların korunması somut kültürel miras eserlerine göre daha zordur. Kayıt altına alınmayan somut olmayan kültürel miras eserleri onları bilen kişilerin ölümüyle unutulmaya yüz tutmuştur. Bu çerçevede somut kültürel miras eserlerinin müze ve galerilerde korunması sağlanırken, somut olmayan kültürel mirasın korunması amacıyla kayıt altına alınmaları daha sonraları gerçekleşmiştir. Dünyadaki iletişim araçlarının artması ve refah seviyesinin yükselmesiyle beraber toplumlar birbirleriyle daha kolay iletişim kurmaya başlamışlar, böylelikle de toplumların dili, gelenekleri, inanışları diğer toplumlardan daha kolay etkilenir olmuştur. Özellikle gençlerin somut olmayan kültürel mirası koruma konusunda hassas olmadıkları ve diğer toplumlardan da en çok etkilenenin bu grup olduğu görülmüştür. Somut olmayan kültürel mirasın korunması ancak yerel halkın yaşam ve yaşam koşullarına saygı ile mümkün olabilmektedir
Bu çerçevede eserlerin korunarak gelecek nesillere aktarılması, toplumların kendi geçmişlerini, bugünlerini ve geleceklerini anlama ve diğer toplumların değerlerini ele alma adına oldukça önemlidir.
Somut olmayan kültürel mirasın korunması adına da düzenlen çeşitli festivaller hem etnoğrafık nitelikteki eşyaların insanların beğenisine sunulması hem de müzik-dansların meraklılarına gösteri amaçlı sunulması hem bunların unutulmamasını hem de geçmişte yaşayan insanları değerlendirilmesi adına önemli etkinliklerdir. Kısaca ön bilgi olarak Yeni yazacağım Mirasa yolculuk isimli kitap için Kars ili dahilinde Kaleiçi mahallesi (eski Kars sur içi) şehre değer katan insanlarla birlikte tarihi eserlerin yoğun olduğu bölge ile il genelindeki somut tarihi güzel eşsiz eserlerden örnekler vererek Mirasa yolculuğumuza çıkıp ne düşündüğümüzü neyi kazanıp neyi kaybettiğimizi anlamaya ve sergilemeye çalışacağım
Kars kalesi: Kars’ın sembollerinden birisi etrafında gezilecek çok yer var. Kars şehir merkezine yakın olması etrafında hem cafe, Restaurant hem de sembolik yapıların olması ile oldukça önemli bir yapı. Kars gelip kalesini ve etrafını gezip görmeden olmaz.
Ani harabeleri: Doğu Anadolu turunda ziyaret etmeniz gereken harika eşsiz bir antik kent. Çoğu yerde restorasyon çalışmaları mevcut. Yollar taşlı, tozlu ona göre bir ayakkabı tercih etmeniz yerinde olur. 1 saatten fazla bir zaman ayırmanız gerek çünkü içinize sindire sindire gezip rehber eşliğinde tarihi hissedersiniz. Ziyaretçilerin attıkları çöpleri de toplama zahmetine girerseniz süper olur. Elimizden geldiği kadar muasır medeniyetler seviyesine ulaşmaya gayret edeceğiz el birliğiyle.
Akyaka Kuş cenneti suları çekildiği için hüzünlü bir şekilde ziyaretçilerine misafir kuşlarına sürekli kucak açmak için direniyor.
Kümbet camii: Kars civarında hüküm sürmüş Bagratlı Krallığı döneminde (MS 933-937) bir Ermeni-Gürcü kilisesi olarak inşa edilmiştir. Kral Abas'ın yaptırdığı kilise beş yıl içinde bitirilmiştir. Bu yapı bir ibadethaneden ziyade Hristiyanlık için büyük bir kutsallığa sahip olan 12 Havari'yi anma münasebeti ile de yapılmıştır.1064 yılında müslümanların eline geçen kilise camiye çevrilmiş. Bölge Rus hakimiyetine girince tekrar kiliseye çevrilmiş.1918 yılın da Türk hakimiyetine giren bölgedeki yapı müze olarak kullanılmış 1993 te tekrar camiye çevrilmiş.
Fetiye camii: Rus Baltık Mimarisinin günümüze kalmış nadir güzel örneklerinden. Geniş zaman ayırıp muazzam binayı izledikten sonra caminin içine girip sade süslemeyi görmek gerekir.
Evliya camii: Kars Kalesi güçlü yapısıyla kendini gösterirken eteklerindeki camiler, kiliseler, türbeler, köprüler ve hamamlar la, Yaz kış ayrı bir güzellikle sanki tarihe yolculuk ediyoruz. Birde vermiş olduğu manevi atmosfer ayrı bir güzel.
Evliya Cami bunlardan biri en büyüğü. Cami birçok defa yıkılıp yapılmış ama bir tek orijinal tek minaresi kalmış. Bu caminin yapılmasına neden olan 1033 yılında Anadolu'ya gelen ilk Alperenlerden Ebü'l Hasan Harakani Kars'ta şehit olmuş, 1064 yılında Ani'yi fetih eden Selçuklu Sultanı Alpaslan burada bir külliye kurmuş, daha sonra ise 1579 yılında Lala Mustafa Paşa burada Evliya Camisini yaptırmış. Ebü'l Hasan Harakani'nin türbesi caminin bitişiğinde yer almakta.
10.000 yıllık kaya resimleri: görülmeye değer Kağızman ilçesine bağlı Camuşlu Köyü içerisinden ulaşabileceğiniz kaya resimleri kesinlikle görülmeye değer. Yolu zorlu, tepeye kadar çıkabilmek için arazi aracı şart. Aracı olmayanlar içinse, yukarı doğru tırmanmak için bir saatten fazla zaman ayırmanız gerekli. Köyde yaşayanlar oldukça yardımseverler, ancak bir yerden sonra işiniz tabelaya ve hislerinize kalıyor. Tam tepeye gelmeden az önce vardığınız düzlükten yüzünüzü dağa vererek ve sola doğru ilerleyerek kabaca 300-400 m sonrasında büyük ve küçük panoyu görebilmeniz mümkün. Ancak Aladağ'ın doğu yamaçlarında bulunan bu panoların öğleden sonra görülebilmesi oldukça zor olsa gerek. O yüzden sabah-öğle saatlerinde gitmenizi tavsiye ederim. CamuşluKöyü de ayrıca başka bir güzellik kaynağı. Zorlu, yorucu ancak keşfetmeye değer.
Kilit taşı Kilisesi: Kars iline bağlı en uzak diye adlandırabileceğimiz ve ulaşımın yine diğer kilise ve tarihi mekanlara nazaran daha zor olduğunu söyleyebilirim. Kars'ın Digor ilçesine bağlı adını da aldığı Kilit taşı köyünde bulunan kilise merkeze ortalama 90 km uzaklıkta olup, eski ihtişamı maalesef hava şartları ve bakımsızlık nedeniyle yok. Lakin konumu gereği Türkiye- Ermenistan sınırında akarsu kenarında ve vadide olması nedeniyle güzel denebilecek bir manzara sunmakta. Ancak gelmek isteyenlere küçük bir tavsiye; yaz veya ilk bahar aylarında gelin. Gezileriniz sorunsuz ve eğlenceli olsun dostlar.
Arpaçay :1- Polat Kalesi 2- Yarbaşı Yerleşmesi 3- KilisetepeYerleşmesi 4- Zöhrap Yerleşmesi 5- Carcı Yerleşmesi 6- Carcı 2 Yerleşmesi 7- Carcı Kalesi 8- Yalınçayır Höyük 9- Tepecik Yerleşmesi 10- Koçköy-Danatepe Höyük 11- Taşdere-KantepeHöyük
Selim: Atadan kalma cirit sporunun merkezi özellikle kış aylarında gösteriler yoğunluk kazanmaktadır
Sarıkamış Şehitleri Harekât sona erdiğinde Ruslar yaklaşık 32.000 kayıp veridi. Türk ordusunun şehit, yaralı, hasta, kayıp ve esir olmak üzere toplam kaybı 90.000'e ulaşıyordu.
Savaşlar kötüdür sonucunu burada en iyi tespitle ve göreceğimiz yer. Herkes buraya gelmeli ki yaşamanın ne kadar güzel olduğunu savaşlara hayır demeyi bilsin. Çok etkilendiğinizi sanki ilk gün gibi üzüntü keder ve yas yaşadığınızı...Hücrelerinize kadar hissedeceksiniz. Ülkeleri yöneten insanların verdiği kararlar sadece kendilerini bağlamıyor sonuçlarını binlerle Canlar acılarla yaşıyor. Bu topraklar daha nice canlar alıyor. Allah ülkemizi devlet aklıyla tüm kurumların çalıştığı akıllı insanlarca yönetilmeyi nasip etsin.
Özetle Yukarıda belirtiğim tarihi yapılar ve hafızanın içerisinde sorduğum soyut ve somut miras nedir dediğimde aldığım olumlu güzel milli ve manevi bakışlar ile güzel söz ve düşüncelerin yanında Kadın ve erkeklerin özellikle gençlerin ellerinde akıllı telefon ile selfi yapıp sosyal medyada görsel olarak yayınladıkları video ve resimlere uzaktan telefonun kamerası ile bakıyor, sanal gözleme alıştığından başkalarına göstermek istediği yerleri somut, soyut eserleri incelemeden yapısını özelliklerini öğrenmeden kendisi dokunmadan, hissetmeden görüyormuş gibi yaparak hafızasına yerleştirmediğini teknolojik çağının E hastalıklarından selfi hastalığı ile kendi zamanını geçirdiğini telefon un esiri olduğunu gördük.
Büyük şehirlerde yoğun betonlaşmış binalarda doğadan uzak büyümekte olan çocukların gezi için geldikleri Doğal tabiatla iç içe Hayvancılıkla uğraşan köylerde yada tarihi ören yerlerinde diken, ot, sinek, böcek, sürüngen hayvan bahanesiyle ağlayarak üzüntü ile saatlerce arabadan inmeyerek gezilmesi görülmesi ve koku tat olarak hissedilmesi gereken yerlerden uzak durarak telefonla sanal görüntüleri tercih etmesi ve ebeveynlerinde bu davranışlara boyun eğmesi oldukça üzüntü verici durum olarak çocuklarımızın gerçek tabiat etkisi ve doğa gerçekliliğinden uzaklaştığını araştırma bilgilenme yaptığım araştırma ,gözlem ve tarihi turistik yerleri gezmeye gelen yerli yabancı insanlarla yaptığım söyleşilerde sonradan açıkladıkları gerekçelerle özel miras davaları olan insanlarla ekonomik sıkıntılarla mücadele eden sıradan vatandaşlara miras nedir diye yönelttiğim soruda ‘’ Beleş para diye cevap veren kişiye ‘‘nasıl yani emek yok mu? Emeğe de saygın yok mu? ’’diye sorduğumda cevaben ‘’ne olmuş yani mirası bırakanlar ölmüş gitmiş ne olacak’’ cevabını aldım yorumu size bırakıyorum.
Aynı soruyu başka birine yönelttim yanıtı ‘’ en kötü şey mirastır kardeşi kardeşe düşürüyor’
Göçün yıllara yayılmış ekonomik, sosyal ve hukuksal problemlerinden kaynaklanan sonucun cevabı olarak gördüm aşağıdaki ’İnsanların yaşadıkları yeri bırakarak başka bir yere gitmeleri sonucu gerçekleşen göçü ortaya çıkaran ya da insanların yaşadıkları yerleri bırakarak bir başka yere göç etmelerine sebep olan birçok etkenden söz etmek mümkündür. Bunlar arasında; 1- İşsizlik, 2- Doğal afetler sonucu ilk yaşanılan yerin yaşanılmaz hale gelmesi, 3- Nüfuz artışı sonucu tarım alanlarının azalması, tarlaların bölünmesi ve geçim sıkıntısının ortaya çıkması, 4- Çocuklara daha iyi eğitim imkânı sağlama isteği, 5- Daha iyi bir yaşam standardına kavuşma isteği, 6- Terör, işgal vb. sebeplerle can ve mal güvenliğinin sağlanamaması, 7- Geniş ailede diğer kardeşlerin büyümesiyle ailenin aynı evde barınamaması, 8- Gelin kaynana geçimsizliği, 9- Şehir hayatına özenti, 10- Tarımda makinalaşma sonucu iş gücüne olan ihtiyacın azalması 11- Emeklilik günlerini daha iyi bir ortamda, yerde ya da iklimde geçirme. vb. sayılabilir. Bu nedenlerle yaşadıkları yerlerden başka bir yere göç edenler Bazen de, göç sonunda yerleşilen yerde daha önce yaşayanların göç edenlere karşı üstü kapalı direnç göstererek insanların karşılıklı özellikle kardeşlerin özel menfaatlerine aykırı sonuçlar doğuracağı düşüncesiyle maddi çıkar ve para olarak algılamakta, taraflar genellikle üstü örtülü sürtüşmeyle miras tan doğan haklarına sahip olmaya çalışılıyor.
Yine miras nedir diye sorduğum bir insanın güzel cümlelerle tarihi kültürel mirastan bahsederek beni ümitlendirmişti. Ancak içimde yine bir şüphe vardı gerçekten bu kadar güzel mi düşünüyor. Kars Kalesinin Hemen yanında söyleşi yapıyordum. Sözünü keserek ‘’Bak şu Kalenin altında yüklü define altın var. Sence Kalemi? Altın mı?’’ sorduğumda Tabii ki altın diyerek farkında olmadan onca güzel sözlerini bir çırpıda heba etti. Kaleden bana ne dercesine bin yıllık tarihi kaleyi yıkıp altından çıkacak defineyi tercih ettiğini gözlemledim. Yine yorum sizin!
Bu örnekten yola çıkarak geleceğe çocuklarımıza miras bırakacaksak maddi çıkarları önceleyen tarihi yok eden somut ve soyut mirasın yok olmasına sebebiyet veren yöneticilerle, köstebek Definecilerle, sorgulamasız halk eğitimi olduğunu unutmayalım!
‘’Geleceğe bırakılacak en değerli MİRAS'ımız eğitimli ve kültürlü çocuklarımız’’
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK