Pandemi Günlerinde Eğitim KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Pandemi Günlerinde Eğitim
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Dolunay Derneği Başkan yardımcısı Faruk Ocak’ın, “Pandemi Günlerinde Eğitim” yazısı:
Olağanüstü bir durumun içinden geçiyoruz; pandemi. Bu koşullarda olması gerekenden çok farklı şeyler yapmak zorunda kalınabilir. Örneğin uzaktan eğitim gibi. İdealden uzak ve farklı bir eğitim formatına geçiyoruz. Olağan koşullarda uyum sağlamada güçlük yaşayan çocukların daha da zorlanacakları, okula uyumlarının daha da gecikeceği bir dönem olabilir. Bu zorluklar en çok geçiş dönemindeki öğrencileri etkileyebilir; yani ilkokula ya da ortaokula başlayanlar, liseye geçenler, 8. ve 12. Sınıflar.
Okulların açılması ertelenirken ay sonunda uzaktan eğitim ile başlanacak. Bazı özel okullar bugünlerde uzaktan eğitime başlamaktayken üniversiteye hazırlık için dersaneler yüz yüze eğitim vermekteler; kısacası anne baba ve eğitimciler, gençleri ve çocukları hazırlama telaşında ve her birimiz belirsizlikle karşı karşıyayız. Pandemi hız kesmezken hayat devam ediyor, dolayısıyla ancak olabildiğince sakin kalarak ve temkinli davranarak çocuklarımızın duygusal ihtiyaçlarını karşılayabiliriz.
Okula yeni başlayacak bir çocuk için bu içinden geçtiğimiz, belirsizlik ve değişiklikler içeren dönem, okula alışmayı güçleştirebilir. Biraz evde kalmak, biraz okula gitmek, derslerin online yapılması okula uyum sürecini zorlaştırır. Okula uyum için, öğrencilerin okulda arkadaşlarıyla ilişki kurması, öğretmenlerle bir bağ kurulması gerekiyor. Öğrenme bu bağlamda gerçekleşen bir şey. Zaten okulun tek işlevi öğrenme ya da akademik başarı değildir. Okul, çocuğun bilişsel, sosyal, duygusal, bütün becerilerini geliştirmesini sağlayan ve çocuğu hayata hazırlayan bir sosyal ortamdır.
Eğitimin evden olması çocukları birçok açıdan zorluyor. Özdisiplin gerektiren kendi başına çalışma becerileri henüz oturmuş değil. Bu nedenle online dersleri takip etmek, verilen ödevleri yapmak ve ödev yapmayı sürdürmek, ilkokuldan lise sona birçok öğrenci için çok büyük bir probleme yol açmakta. Çok düzenli ve planlı olan öğrenciler için bile, kendini çok rahat hissettiği ev ortamında kendiliğinden bilgisayarın başına geçecek, ödevleri takip edebilecek, tek başına bu sistemi sürdürebilecek bir beceri henüz gelişmediğinden çocukların sırtına ağır bir yük yükleniyor ve yapmaları bekleniyor. Bu süreçte birçok öğrenci bu işin altından kalkamadığı için kendini suçluyor; performans kaygıları, yetersizlik ile yalnızlık duyguları ve kendine güvensizlikle boğuşuyor. Çocuklara ve gençlere her zamankinden daha yakın ve toleranslı olabilmeliyiz. Onları her koşulda sevdiğimizi onlara hissettirebilmeliyiz.
Mart ayından beri yaşananlara baktığımızda, çocuklarımız pandemi döneminde eğitimden geri kaldılar diye düşünebiliriz. Ve hatta bunu telafisi olmayan, çocukların geleceğini olumsuz etkileyecek bir sorun olarak düşünenler de olabilir. Bu düşünce şeklini doğru bulmuyorum. Psikoloji araştırmaları, bize, dersler başta olmak üzere, pek çok şeyin telafi edilebilir olduğunu gösteriyor. Hayat devam ettiği sürece her şeyin telafisi mümkün. Ama eğitimcilere ve ailelere de her zamankinden çok iş düşüyor, bunu da kabul edelim. Anne babaların özellikle evde çocuklarına daha yakın bir ilgi göstermeleri gerekiyor, hem duygusal olarak hem de evdeki eğitim koşullarını destekleme bakımından. O zaman bir dezavantaj yaratmaz koşullar. O zaman telafi mümkün olur. Olayın kendisi tek başına mutlak bir olumsuzluk yaratmaz çocuklar için. Aileler ve öğretmenler tarafından bu durumun nasıl idare edildiği kritik öneme sahip. Bilişsel esnekliğin çok önem kazandığı bir dönemdeyiz. Bilişsel esneklik değişen koşullara uyum gösterebilmemizi sağlayacak. Belli bir zamanda şu olacak diye düşünüp katı ya da yüksek beklentiler geliştirmeyelim, kendimizi ve çocuklarımızı değişebilecek koşullara göre hazırlayalım.
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK