Recep Ergül’ün kaleminden Âşık Reyhani
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
ÂŞIK REYHANİ
Bugün 10 Aralık.
Takvim sayfasında, " Yaprak Dökümü Sonu " diye yazıyor.
Yani, Eylül 'den itibaren sararmaya, Ekim'den itibaren de yaprak dökmeye başlayan ağaçlar, son yapraklarını döküp kışa girdiler.
İşte böylesi bir günde yitirmiştik Âşık Reyhani'yi.
Tıpkı, kendisiyle yarenlik eden Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Mevlüt İhsani gibi Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi âşıklık geleneğinin son temsilcilerinden biri olarak onu yitirdiğimizde, " Bir Reyhani daha gelmez bu dünyaya " diyen hüznümüzün o kadar çok sebebi vardı ki.
Yaşadığı dönemin toplumsal olaylarını, toplumcu ve gerçekçi yalın bir anlatımla, adeta tarihi bir vesika niteliğinde bırakıp gitti Reyhani.
Göç, gurbet, ayrılık, yokluk, yoksulluk, aşk, sevda, kahramanlık, haksızlık, adaletsizlik ve hayata dair ne yaşanmışsa, neye tanıklık etmişse hepsini sazının tellerine işledi.
Nâmı, ülke sınırlarının dışına çıktı.
Büyük bir başarı hikâyesinin, ölümsüz kahramanı olarak gönüllerde iz bıraktı.
Başta Konya Âşıklar Bayramı olmak üzere, yurt içi ve yurtdışı şenliklerin ve festivallerin " olmazsa olmaz " ismi olan Usta Âşık Reyhani, sazıyla ve sesiyle rakiplerine korku salıp çıktığı meydanları titretse de, o heybetli duruşun altında nice naiflikler ve yaşanmış acılar gizliydi.
Bütün türküleri, bir nevi onu anlatıyor.
Göç gördü, ayrılık gördü, hasretlik çekti, yoksulluk gördü ve acıların en büyüğü olan evlât acısı gördü Reyhani.
74 yıllık çileli, romansı ve destansı ömrü 10 Aralık 2006 da son bulduğunda, yüzyıllarca söylenecek olan türkülerin büyük bir kahramanı olarak tarihe yazıldı.
Kıymetinin, daha iyi bilinmesi dileğiyle ruhu şâd, mekânı cennet olsun.
Recep ERGÜL
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK