Kafkasya Sosyal ve Kültürel Araştırma Merkezi Derneği, Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Gülyüzü Köyü’nde, halk dilinde ‘Yol Basan’ olarak bilinen Ruslardan kalan “Katof”un Karayolları Bölge Müdürlüğü’nde sergilenmesi için harekete geçildi. Dernek Başkanı Er
Rusların Katof’u Kars turizmine kazandırılacak
KAFKAS HABER AJANSI
Kafkasya Sosyal ve Kültürel Araştırma Merkezi Derneği, Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Gülyüzü Köyü’nde, halk dilinde ‘Yol Basan’ olarak bilinen Ruslardan kalan “Katof”un Karayolları Bölge Müdürlüğü’nde sergilenmesi için harekete geçildi. Dernek Başkanı Erkan Karagöz’ün, eskimiş görüntüsüyle bile o günün koşullarında verilen yol mücadelesini gözler önüne seren Katof’un sergilenmesi için geçtiğimiz yıl Valiliğe verdiği dilekçe yanıt buldu ve Katof alınarak Karayolları atölyesine alındı.
TÜRKİYE’DE KULLANILAN TEK BUHARLI YOL SİLİNDİRİ KARAYOLLARI ATÖLYESİNE ALINDI
1905-1910 yıllarında Rusya-Gürcistan-Çıldır bağlantısının yapımı için Ruslar tarafından Kars’a getirilen Katof, Kars-Ardahan-Ahıska, Erzurum-Kars bağlantı yollarında kullanıldı. Buharla çalışan yol silindiri Katof 1954 yılında arıza yapınca o dönemlerde Nafia Müdürlüğü olarak kullanılan şimdi ki İtfaiye Müdürlüğü yanındaki binaya getirildi. Tamir edildikten sonra bir süre daha çalışan Katof sık sık arıza verince Çıldır Gölü yakınındaki Arpaçay’ın Gülyüzü Köyü’ne getirilerek Ağabey diye bilinen bir vatandaşın evinin bahçesine konulmuş. 1954 yılından bu yana yerinden bile kıpırdatılmayan Katofun tarihi kent Kars’ta sergilenmesi için Kafkasya Sosyal ve Kültürel Araştırma Merkezi Derneği Başkanı Erkan Karagöz Kars turizmine yararlı olmak için yıllar süren bir mücadele içine girdi.
Erkan Karagöz, 2016 yılı Temmuz ayında Kars Valiliğine sunduğu dilekçede, “Kars’ta faaliyet gösteren Kafkasya Sosyal ve Kültürel Araştırma Merkezi Derneği olarak yaptığımız kültürel geziler sırasında Arpaçay ilçesi Gülyüzü köyünde yöre halkının Katof dediği Auistin marka bir yol silindiriyle karşılaştık. Yaptığımız araştırmalarda bu silindirin Kars Nafia Müdürlüğüne ait olduğu, 1955’li yıllarda yapılan yol çalışması sırasında arızalanması üzerine o dönem Gİülyüzü (Pekreşen) Köyü muhtarının evinin bahçesine emanet bırakıldığını, o tarihten bu yana bir daha bu araçla ilgilenilmediğini öğrendik. Bugün İstanbul koç Müzesi’nde bile bir örneği bulunmayan, yüz yılın üzerinde bir yaşı olduğunu tahmin ettiğimiz bu aracın artık etnografik sayılabilecek nadir bir obje olarak önemli olduğunu düşünmekteyiz.