Türkiye’den Türkistan’a Diplomatın Talih Yolu KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
Türkiye’den Türkistan’a Diplomatın Talih Yolu
KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
KARS Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacali Necefoğlu YAZDI:
Geçen yüzyılın seksenli yıllarında Azerbaycanlı jeologlar, ülkelerinin Türkmenistan’la Hazar Denizi üzerinde olan sınırının ortasında, 4 kilometre derinlikte zengin hidrokarbon yatağı keşfetti. İlk keşif kuyusu 1989 yılında kazılan yatakta; 60 milyon ton petrol, 100 milyar metre küp doğal gaz rezervleri tespit edildi. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in petrol stratejisini sindiremeyen üçüncü devletlerin etkisi ve baskısıyla, bu yatak doksanlı yıllar boyunca iki ülke arasında “nifak elması”na dönüştürüldü. İleri görüşlü siyasetçi Haydar Aliyev’in Azerbaycan’da “Kepez” Türkmenistan’da ise “Serdar” adlandırılan bu yatağın ortak işletilmesi teklifi, yukarıda anılan sebepten dolayı hayata geçirilemedi.
Son beş yılda Azerbaycan ve Türkmenistan Cumhurbaşkanlarının siyasi iradeleri ve diplomatlar ile muvafık kurumların fedakarca çalışmaları sonucu, otuz yıllık bu problem çözülmüş ve bundan sonra “Dostluk” olarak adlandırılacak yataktaki rezervlerin ortak araştırılması, çıkarılması, işlenmesi ve taşınması konusunda bir mutabakat sağlanmıştır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “tarihi bir anlaşma” olarak nitelendirdiği, Aşkabat’ta imzalanan ve Türkiye ile Avrupa'nın diğer ülkelerinin enerji güvenliğini artıracak projelerin de önünü açan bu Mutakabat Zabtı hakkında, Anadolu Ajansı 21 Ocak 2021 tarihinde şu haberi yayımladı: “Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Türkmenistan'da mevkidaşı Raşit Meredov ile bir araya gelerek "Dostluk" petrol yatağında keşiflerin, işletmenin ve kullanımın iki ülke tarafından ortak yapılması konusundaki anlaşmaya imza attı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbangulu Berdimuhammedov da video konferans yöntemiyle imza törenine katıldı.”
Bu haber bana geçen asrın yetmişli yıllarında seyrettiğim “…Ve Diğer Yetkililer” adlı Sovyet filmini hatırlattı. Baş rolünü Sovyetler Birliği’nin o zamanki meşhur oyuncusu Vyaçeslav Tihonov’un üstlendiği bu filmin kahramanı, yabancı bir şirketle ticaret görüşmeleri yapan Dış Ticaret Bakanlığı heyetinin başkanı İvanov’dur. Filmde, İvanov’la daha önce tanışmış ve ilkeli biri olduğunu bilen yabancı şirket başkanı, şahsi görüş ayrılıklarını bahane ederek İvanov’un heyetten azledilmesini talep etmektedir. Böylece heyet başkanlığına İvanov’un yerine yardımcısı atanırken, kendisi de başka iş için görevlendirilir. Fakat bu durum karşısında yılmayan İvanov, ısrarlı araştırmalarından sonra görüşülen yabancı şirketin adil bir fiyat vermediğini üst makamlara ispatlar. Nihayet çıkmaza giren görüşmeler, devlet çıkarları zarar görmeden başarıyla tamamlanır. Filmin sonunda İvanov ailesiyle televizyon seyrederken, haber programında yapılan anlaşmanın imza töreni gösterilmektedir. Ekranda törene katılanlar arasında bulunan ve mutluluğu yüzünden okunan İvanov da görülürken, spikerin şu sözleri duyulur: “… İmza törenine SSCB Petrol ve Kimya Sanaye Bakan Yardımcısı Abuzov yoldaş, Dış Ticaret Bakanlığı’ndan Genel Müdür Sergeyev yoldaş ve diğer yetkililer katıldılar.” Özetle, anlaşmanın başarıyla sonuçlanması için devlet menfaatini ısrarla savunan ve bu konuda bir adım bile geri adım atmayan İvanov’un adı haberde “ve diger yetkililer” olarak geçiyor.
Türkiye ile Avrupa’nın enerji güvenliğini artıracak yeni projelerin de önünü açan bu Mutakabat Zabtı’nın imzalanması haberini duyduğum zaman, yukarıda bahsettiğim filmle birlikte bu tarihi hadisenin hazırlanmasında ve başarıyla sonuçlanmasında payı olduğunu düşundüğüm, ve de son on beş yıldaki diplomatik faaliyetlerini ilgiyle izlediğim bir insanı hatırladım: Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Türkmenistan ve Afganistan’daki Olağanüstü ve Yetkili Büyükelçisi Hasan Sultanoğlu Zeynalov’u.
Hasan Sultanoğlu Zeynalov diplomatik faaliyetlerine, büyük Türk[men] komutanı ve Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Kars’ı fethinden 940 yıl sonra, 2004 yılında Kars’ta Azerbaycan Cumhuriyeti Başkonsoslosu olarak başladı. Yaklaşık on asır önce Sultan Alparslan Kars’ı fethederken, Sultan oğlu Hasan Bey de 2004 yılından itibaren Karslıların gönüllerini fethetti ve soydaşlarının gönüllerinde taht kurdu. Ben de onu, Kars’ta görev yaptığı altı yıl boyunca yakından tanımak fırsatı buldum. Onu nasıl tanımlarsınız diye sorsalar, cevabım şöyle olurdu: Mücadele Adamı. Konsolosluk görevine, Ermenistan sınırının açılmasına yönelik dış bağlantılı çalışmalar ile Sayın Cumhurbaşkanımızın haklı olarak “ucube” adlandırdığı heykel olayı gibi Ermeni lobi faaliyetlerinin Kars’ta yaygınlaştığı dönemde başlayan Hasan Sultanoğlu, Azerbaycan’la Türkiye’yi karşı karşıya getirmek isteyen şer odaklarına karşı dirayetli bir tavır sergiledi. Belli çevrelerin basın yoluyla yaptıkları kimi saldırılar, Azerbaycan ve Türkiye’nin menfaati adına yaptığı mücadelesinde kimseye taviz vermeyen Hasan Bey’i yıldırtmadı. Kafkas Üniversitesi’nde eğitim gören Azerbaycanlı öğrencilerin FETÖ ağına düşmelerini önleyen Başkonsolos, bu örgütün gizli hedeflerini de sezerek onlara karşı kararlı bir duruş sergilemişti. Ayrıca kendisi İstanbul Başkonsolosu iken, Türkiye’deki FETÖcülerle ve onların Azerbaycan’da da paralel devlet yaratma niyetinde olan uzantılarıyla mücadele ettiği bilinmektedir. Onun bu mücadelesinde yalnız Azerbaycan’ın değil, kardeş Türkiye’nin de çıkarlarını gözettiği reddedilemez. 2018 yılında yazdığım “Mücadeleci Diplomatın Talih Yolu” başlıklı makalemde onu şöyle karakterize etmiştim:
“Temsil ettiği devlet ile temsil olunduğu devletin çıkarlarının aynı olduğu bilincinde, “Söz konusu Türk’ün, Türklüğün çıkarıysa, diplomasi teferruattır” düşüncesinde olan, doğuştan korkmaz, fedakâr ve mücadeleci bir kişiliğe sahip olduğunu gördüm. Sanki ünlü şairimiz Resul Rza şu mısraları onun için yazmıştı: Mücadele bu gün de var, yarın da, Ben de onun en ön sıralarında.“ (Gazete Kars, 18.03.2018).
Anılan makalede Hasan Sultanoğlu’nun Kars’taki faaliyyeti hakkında etraflıca bahsettiğimden dolayı bu yazımda sadece, kendi vatanı ve doğduğu köy kadar sevdiği bu şehirden ayrılırken Karslıların onu “Fahri Hemşehirli” unvanı ile onurlandırdıklarını ve Kars basınında “Kars’ın Kaybı, İstanbul’un Kazancı” manşetiyle uğurladıklarını kaydetmekle yetiniyorum. Türkiye’de görev yaptığı on yılı aşkın sürede iki devlet arasında siyasi, iktisadi, kültürel ve diplomatik ilişkilerin genişletilmesi uğrunda gerçekleştirdiği başarılı çalışmalarından dolayı “Yılın Düplomatı”, “Yılın Altın Adamı” gibi bir çok ödüle layık görüldüğünü kaydetmek istiyorum.
2015 yılında Türkiye’deki diplomatik misyonunu tamamlayan Hasan Sultanoğlu, politik, ekonomik ve insani ilişkilerin neredeyse “donmuş” durumda olduğu Türkmenistan’a, Azerbaycan Cumhurbaşkanı tarafından Olağanüstü ve Yetkili Büyükelçi olarak atandı. 2016 yılında ise eş zamanlı olarak, ikametgahı Aşkabat şehrinde olmakla birlikte Afganistan İslam Cumhuriyeti’nde Olağanüstü ve Yetkili Büyükelçisi sıfatıyla Azerbaycan’ı temsil etmeye başladı.
Türk Dünyasında enerji, nakliyat ve iletişim alanlarındaki işbirliğini yeni seviyelere yükseltilmesinde önemli rol oynayacak, aynı zamanda bölge için yeni jeoekonomik perspektifler açacak “Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti arasında Hazar Denizi’ndeki Dostluk yatağının hidrokarbon rezervlerinin ortak keşifleri, işletmesi ve kullanımı konusundaki Mutakabat Zabtı”nın imzalanması haberini duyduktan sonra, bu başarıda katkısı bulunduğuna şüphe etmediğim Büyükelçi Hasan Sultanoğlu’nu tebrik ettim ve uğurlar diledim, ve de ona 2008 yılında onun çabalarıyla hayata geçirilen “Turan Hava Yolları”nın Bakü-Kars tarifeli uçağından inerken çektiğim fotografını gönderdim. Kars’ı, buradaki arkadaşlarını çok özlediğini, ilk fırsatta Kars’ı ziyaret etmek istediğini söyleyen Hasan Bey, Türkiye’deki faaliyetlerininin ele alındığı “Diplomatın Talih Yolu” (2017) kitabından sonra Türkmenistan ve Afganistan’daki görevi sırasındaki çalışmalarını anlattığı kitabını da tamamladığını söyledi ve taslak halini bana gönderdi.
Tarihe ışık tutmak, tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlamak, gelecek kuşaklara mesaj vermek, meşhur insanların hayatlarını ve tecrübelerini kamuoyuna duyurmak gibi özelliklere sahip hatıra türlü eserler, özellikle de devlet ve siyaset adamlarının, diplomatların anıları, o dönemi araştıran tarihçiler için önenemli kaynak teşkil ederler. 1980’li yılların ikinci yarısından başlayarak otuz yıllık bir dönemi kapsayan ve Hasan Bey’in anıları ile birlikte arşiv belgeleri ve raporları içeren “Diplomatın Talih Yolu” kitabı, Azerbaycan’da bu açıdan atılan ilk adım sayılabilir. Geniş kitleler tarafından ilgi ile karşılanan bu eserin, çağdaş Azerbaycan-Türkiye ilişkileri, modern Azerbaycan diplomasi tarihi araştırıcılarının yararlanacakları bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Hasan Sultanoğlu’nun ikinci kitabı, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Türkistan’a (bu coğrafyanın gerçek adını unutturmak amacıyla Sovyetler “Orta Asya”, Batılılar ise “Merkezi Asya” ismini kullanıyorlar) yönelik siyasetinde öncelik verdiği iki ülke olan Türkmenistan Cumhuriyeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti’yle ilişkilerini, bu ülkelerdeki diplomatik misyonunun faaliyetlerini kapsamaktadır.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yeni görevine atanmadan önce Hasan Sultanoğlu’nu kabul ettiğini; Türkmenistan’la ülkelerinin sıkı tarihi, etnik ve manevi bağlarının olduğundan bahsettiğini; iki devlet arasında gerek siyasi gerekse de ekonomik ilişkilerin yoğunlaştırılması gerekliliğini vurgulayarak Azerbaycan-Tükmenistan münasebetlerinin yeni ve en yüksek düzeye ulaştırılması görevini Büyükelçiye verdiğini bu kitaptan öğrenmiş bulunmaktayım.
Aşkabat’ta göreve başlayan Hasan Sultanoğlu öncelikli olarak iki ülke arasında münasebetlerin tarihini araştırmış, mevcut ilişkilerin analizini yaparak bu ilişkilerin geliştirilmesi için tekliflerini devlet yönetimine iletmiştir.
Kurbankulu Berdimuhammedov’un Cumhurbaşkanı olduğu 2007 yılına kadar hiç de hoş olmayan Azerbaycan-Tükmenistan ilişkileri, Aşkabat’ın dış politikasında tashihler sonucu ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in iyi komşuluk ve işbirliği ruhuna yaslanan dış politikası neticesinde, iki devlet arasındaki münasebetler yeni aşamaya taşınmış ve Azerbaycan’ın Aşkabat’taki diplomatik misyonunun karşısında bu münasebetleri daha yüksek düzeye ulaştırmak görevi durmuştur. Kitabı okudukça, bu görevin gerçekleştirilmesinde ve her iki devlet başkanının siyasi iradesinin hayata geçirilmesinde, başta Büyükelçi Hasan Sultanoğlu olmakla Azerbaycan’ın Türkmenistan’daki diplomatik misyonunun fedakarca çalışmalarının büyük rolü olduğuna şahitlik ettim.
Büyükelçilikte konsolosluk hizmetlerini yeniden kuran Hasan Sultanoğlu’nun, Türkmenistan vatandaşlarının vize alması yönündeki bürokratik engellerin kaldırılması için gereken tedbirleri hayata keçirmesi sayesinde (vize ücretlein düşürülmesi, resmi evrakların alınmasının sadeleştirilmesi, elektron vize sisteminin kullanılması vs.), 2015 yılında Azerbaycan’a gelen Türkmenistan vatandaşlarının 3 bin olan sayısı, 2017 yılında yaklaşık 10 bine, 2019 yılında ise 50 bine ulaşmıştır. İki devlet arasında konsolosluk alanında yapılan görüşmeler zamanı, Türkmenistan’da yaşayan Azerbaycan vatandaşlarının ikamet evrakları ile temin edilmeleri, bu ülkeye gitmek isteyen Azerbaycan vatandaşlarının vize konularının sadeleştirilmesi, ayrıca resmi yetkililerin ziyaretleri ile bağlı meselelerin halledilmesinde önemli sonuçlar elde edilmiştir. İki ülke topraklarından geçerek gerçekleştirilen uluslararası nakliyeler için, vize rejiminin sadeleştirilmesi hakkında imzalanan hükümetlerarası anlaşma neticesinde Bakü Uluslararası Deniz Ticaret Limanı’nda “ASAN Viza” mıntıkasının faaliyete başlaması, taşımacılık alanında önemli gelişmelere sebep oldu.
Kitapta, Hasan Sultanoğlu’nun Büyükelçi atanmasından önce, Cumhurbaşkanı Aliyev’in ona Azerbaycan ile Türkmenistan arasındaki iktisadi münasebet düzeyinin mevcut potansiyele cevap vermediğini ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin zaruri olduğunu söylediği yazılmaktadır. Ayrıca kitapta, Azerbaycan ve Türkmenistan’ın uluslararası yük taşımacılığı açısından uygun coğrafi mevkilerde olduğundan; Hazar Denizi’nin sahilinde yerleşen limanlardan; iki ülke topraklarından geçen nakliyat güzergahlarından; Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun oluşturacağı imkanlardan etkin istifade ederek iktisadi ilişkilerin derinleşmesinden; özellikle petrol dışı sektörlerin gelişimine yönelik pratik adımların atılmasından ve her iki ülke işadamları arasında bu yönde ilişkilerin geliştirilmesinden; ve ayrıca hümaniter alanda işbirliğin önemininden bahsedilmektedir. Cumhurbaşkanı Aliyev’in bu tavsiyelerini daim dikkat merkezinde tutan Hasan Sultanoğlu, ticaret, ekonomi, iletişim, sanayi, tarım, turizm, hümaniter ve diğer alanlarda işbirliği yapılması; işadamları arasında temasların kurulması; ve karşılıklı yatırım meselelerinin çözülmesinde büyük öneme sahip “Azerbaycan ile Türkmenistan Arasında İktisadi İşbirliği Üzere Hükumetlerarası Komisyon”u harekete geçirmek için uğraş vermiştir. Makroekonomik göstergeleri tahlil ederek iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin, mevcut potansiyelin hacmine ve ülkelerarası münasebetlerin gelişim dinamiğinde gözlenen genişlenme eğilimine uygun olmadığını gören Büyükelçi, iktisadi ilişkilerin genişlendirilmesi için mevcut imkanlardan istifade edilmesiyle amacıyla aralıksız çaba göstermiştir. Nihayetinde çeşitli nedenlerden dolayı kurulması ertelenen Komisyon’un beşinci toplantısı gerçekleşmiştir.
Azerbaycan’la Türkmenistan arasında dostluk münasebetleri Türkistan, Hazar, Kafkas bölgeleri için direkt önem taşımaktadır. Türkistan'ı Kafkas’la birleştiren en kısa ve münasip yol, Hazar Denizi vasıtasıyla Türkmenistan ve Azerbaycan'dan geçiyor. Bu iki ülke arasındaki dostluk münasebetleri, adı geçen güzergahı kullanan bölge devletleri yüklerinin kolaylıkla dünya piyasalarına ulaştırılmasına, aynı zamanda ithal malların en kısa zamanda ve en ucuz şekilde bu ülkelere taşınmasına imkan vermektedir. Bu durum ise, ülkelerin ekonomilerine ve vatandaşların refahına direkt etki eden faktördür. İki ülke arasındaki dostluk münasebetleri, Hazar havzasının genelinde de dostluk ve karşılıklı anlaşma muhitinin pekişmesine katkı sağlamaktadır.
Bu münasebetler sayesinde Karadeniz gibi önceki yüzyıllarda Türklerin iç denizi olan ve son ikiyüz yılda bu özelliğini kaybeden Hazar Denizi, Deniz İpek Yolu vasıtasıyla Türkistan’ı Kafkas’a ve Anadolu’ya bağlayan bir köprüye dönüştü. 2020 yılında buna Dijital İpek Yolu projesi eklendi. Azerbaycan ve Türkmenistan, Hazar Denizi'nin altına bir ana kablo hattının inşası için anlaştılar. “Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti arasında, bu devletlerin iletişim operatörleri tarafından Azerbaycan-Türkmenistan güzergahında Hazar Denizi altında fiber optik iletişim hatlarının inşası, mülkiyeti ve kullanımında ortak faaliyetlerin düzenlenmesi konusunda Anlaşma”yı Azerbaycan tarafında Cumhurbaşkanı’nın verdiyi yetki ile Büyükelçi Hasan Sultanoğlu imzaladı. Her iki ülke için olduğu kadar bölge ve bir bütün olarak Türkiye ve Avrupa için büyük önem arz eden bu ana fiber-optik kablo hattı, Hazar Denizi'nin tabanına Siyazen ve Türkmenbaşı coğrafi bölgeleri arasında döşenecektir. Avrupa ile Asya'yı birbirine bağlayacak olan bu ana hat, Dijital İpek Yolu'nu oluşturacak ve Avrupa İnternet merkezlerinden gelen internet trafiğinin Azerbaycan üzerinden Türkmenistan'a, oradan da Özbekistan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan'a iletilmesine olanak sağlayacaktır. Böyle bir ana hat, Azerbaycan'ı Avrupa ile Güney Asya arasında internet trafiğinin aktarımında merkez ülke yapacak ve dijital bir telekomünikasyon koridoru oluşturacaktır.
Bu açıdan çeşitli kurumların ve devlet başkanlarının Azerbaycan-Tükmenistan-Türkiye üçlü görüşmelerinin teşkili de önem taşımaktadır. Son beş yılda Azerbaycan ve Türkmenistan Cumhurbaşkanlarının beş kere karşılıklı ziyaretler hem iki devlet, hem de bölge ülkeler arasında gerek ekonomik, gerekse de siyasi ilişkilerin gelişmesine hız kazandırmıştır. Azerbaycan ile Türkmenistan arasında, bağımsızlıklarını kazandıkları son otuz yılda yapılan anlaşmaların yarısının, Hasan Sultanoğlu’nun Aşkabat’ta görev yaptığı son beş yılda imzalanması Büyükelçi’nin nasıl bir tempoda çalıştığının göstergesidir.
Yinelemem gerekirse Hasan Sultanoğlu, Türkmenistan'daki diplomatik görevinin yanı sıra, 2016 yılında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in kararnamesiyle Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Afganistan İslam Cumhuriyeti’nde Olağanüstü ve Yetkili Büyükelçisi görevine atanmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti sınırdaş olmasalar da, bir zamanlar o toprakların Afşar Türk Devleti’nin sınırları içinde olmasından dolayı, orada yaşayan soydaşlarımızla (kızılbaşlar: afşarlar, cavanşirler, muradhanlılar, bayatlar, şahsevenler, şamlılar, ensarlar, şahağası, ustaclı, tekleli, kacarlar) gönül bağlarımız var. Buna ek olarak, Afganistan ile ilişkiler son yıllarda Azerbaycan için özellikle önemli hale gelmiştir. Hali hazırda Azerbaycan ordusunun Afganistan'daki barışı koruma misyonunda yakından yer aldığı ve Afganistan'da kalıcı barış ve istikrarın sağlanmasına katkı sağladığı bilinmektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti, Afganistan'da bölge ülkeleri ile istikrar, kalkınma ve işbirliğinin genişletilmesine hizmet eden ve Afganistan ile Türkiye tarafından başlatılan “Asya'nın Kalbi - İstanbul Süreci”ne aktif olarak katılmaktadır. Azerbaycan 2017 yılında İstanbul Süreci'nin eşbaşkanlığını başarıyla yürütürken ve Büyükelçiliğin doğrudan katılımıyla Bakü'de İstanbul Süreci Dışişleri Bakanları zirvesi düzenlendi. Hasan Zeynalov'un Büyükelçi olarak atanmasının ardından yürüttüğü önemli faaliyetlerden bir diğeri de Afganistan-Azerbaycan Hükümetlerarası Çalışma Grubu’nun en kısa zamanda kurulmuş olmasıdır.
Azerbaycan ile Afganistan arasındaki ekonomik ilişkiler son yıllarda yeni bir gelişme düzeyine ulaşmıştır. Her iki ülkenin uluslararası Lapis Lazuli projesine katılımı özel bir önem taşımaktadır. Afganistan-Türkmenistan-Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye arasında Lapis Lazuli güzergahında transit ve taşımacılık iş birliğine ilişkin beş taraflı anlaşma, 15 Kasım 2017 tarihinde Aşkabat'ta imzalanmıştır. Bu yol, Afganistan ve Asya'dan kargo taşımanın en uygun ve en ucuz yoludur. Bu yol ortak ülkelerin sınırları üzerinden malların kesintisiz taşınmasını kolaylaştırırken, transit sorunlarını ve prosedürlerini basitleştirir, ve de araçların, kargoların ve yolcuların güvenliğini sağlar. Kitapta sunulan bilgiler ve gerçekler, uzmanların ve Hasan Sultanoğlu da dahil olmak üzere Azerbaycanlı diplomatların, Lapis Lazuli projesinin geliştirilmesinde ve uygulanmasında, ikili görüşmeler ve istişarelerde bulunmalarındaki büyük rolünü göstermektedir.
Azerbaycan Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti arasında diplomatik ilişkiler 1992 yılında kurulmuş olmasına rağmen, bazı ikili belgeler haricinde çoğu anlaşmanın 2016 yılından sonra imzalandığına dikkat edilmelidir. Aynı zamanda ilişkilerin temel göstergelerinden biri olarak kabul edilen üst düzey karşılıklı ziyaretler de bu tarihten sonra gerçekleşir. Bu, Azerbaycan diplomatik misyonunun ve bizzat Büyükelçi Hasan Sultanoğlu'nun faaliyetlerinin açık bir örneği olarak düşünülebilir.
Böylece kitabı okudukça Azerbaycan ile kardeş devletler olan Türkmenistan ve Afganistan arasında büyüyen ilişkilere tanık olmakla birlikte, Azerbaycan diplomasisinin bu yöndeki başarısını da görmek mümkündür. Hasan Sultanoğlu’nun bu kitabının Azerbaycan-Türkmenistan ve Azerbaycan-Afganistan ilişkilerinin yanı sıra Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan ve Türkiye-Azerbaycan-Afganistan ilişkilerinin de gelecekteki araştırmacıları için çok değerli bir kaynak olacağına kuşku etmiyorum.
01.03.2021, Kars
Prof. Dr. Hacali Necefoğlu
Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi
(BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA) / KAFKAS HABER AJANSI / BEDİR ALTUNOK
21.06.2008, Kars
21.01.2021, Aşkabat